35
Yorum
60
Beğeni
0,0
Puan
2981
Okunma

kırk düğüm olup da sıkıyorsan boğazımı ben ney leyim
bu hayat ağacı yine de hepimize elzem
kör topal gitse de nankör yaşamlar
aslı astarı bile belli değil de kayıpsa tüm şeceresi
kana bulanmışsa bu memleketin dağı taşı ve toprağı
kara bulutlar sarmışsa her bir kucağı
kalleşçe de geliyorsa üstümüze üstümüze geceler
göz yaşları akıp da durur yüreklerde
oysa ne de güzel açardı kardelenlerimiz zirvelerde
ne de çok mutluyduk biz bizeyken
koyun ve kuzularımız hür otlarken köyümüzün merasında
el ele tutuşup da dolaşmanın da hükmü kalktı
tüketilince masallarımız yürekler de boşta kaldı
yaşanmaz oldu artık gerçekçi sevgiler
yer de gökte halimize inim inim de inlerler
eş dost ve kandaşlarımız ağlaşırken halimize
Çıfıt oğlu Çıfıtlar kıs kıs sinsice gülerler
bir yanda kıpkızıl bir Nemrut’un kan damlası
diğer yanda al ve ak gölü öylece duruyor sebepsiz
tat ve tuzumuz da kalmadı yürek yangınlarının isyanın da
ateş gibi düşerken evlat acısı anaların kalplerine
ölüm
ölüm de bu ölüm bize bir zulüm
baksana yakındır her an kızıl kıyametin kopuşu
hep koyuyorlar önümüze dönmeler dimdik yokuşu
kan bulanmış kimi ak kimisi kapkara ellerine
sürüp de dururlar mendeburlar kendilerinin yerine
hırs ve kinlerini kusarak bizim pür pak yüzlerimize
ne bıraktılar ki her şeyi ortadan yok ettiler hep
tükürdüler kökten tüm onca güzel değerlerimize
geldi mi Devran’ı yoksa bu dönme ve satılıkların
ne haya kaldı ne bir edep
nede esamesi bile hiç okunmaz artık arların
canlar bir duysa ya bir uyana bilse bir asırlık uykudan
zerresi bile kalmaz bu iblis ruhlu oyun içinde ki oyunlarının
çıkar yürek yangınlarından
içi burkan bu ahlar ki bu ahlar
elbet bir gün geven olup da o pis yüreklerimize batar
dinmezse içimizde yanan bu ateş ve tüm bu isyanlar
çatısı bile kalmayacak yurdumun
sabiler yetim ve öksüz kalakalacaklar orta yerlerde
mülteci olup da çıkacağız bizler öz topraklarımızda
o zaman da Kürt veya Türk olmanın ne hükmü kalır ki
dinlemezler ne suçluyu ne de haklıyı
zil çaldırıp oynatacaksınız keyifte dönme soylu şu haçlıyı
acılar sürülüyor işe ekmeğe ve toprağa
bir bir sıralanırken cenazeler törenimsi yiten her canda
hainin kurşunları ki artık akılda ezber
ölüm akar sokak ve dağ başlarında
ölme
ölme ki çakal dadanmasın çanağa
ölmeye kimse benim kadar yanamaz
her bir civanmert çığ gibi düşünce toprağa
bir paralık da olsa bir haysiyetiniz kalmışken
gelin de vazgeçin bu köhnemiş sevdadan
hiç fark etmiyor musun üstün de ki o yabancı elleri ki sen
kin ve hırs içinde kızıp da küsmenin belası çöküyor başımıza
gel de salanı sürme tüm insanımıza
kıl iki rekat şükürde namaz
istesen de et ile tırnak asla ayrılamaz
gel de hamt edelim her bir şeyimize
kaybettiğimiz huzuru yeni baştan bulalım
birlik dirlik içinde kol kola
koy da gönüllerimiz kaynatsın artık sevgilerimizi
ve gel de kokla be din kardeşim özgürlüğü
el ele diz dize ve gönül gönül’e hep birlikte bizimle…
(29.09.2015) AZAP…