Aksi sanılan, büyük bir ateş yaktın yerimde
Kanına girdiğin, ellerimle tek tek yetiştirdiğim
Ve şimdi nihayeti zahiri yeni yetme;
Yetim, uçlu bucaksız koca bir karartı.
Gerisi çölden ibaret anlamsız bir inilti.
Yüreklere inense bitmek bilmez buhran - bunaltı.

Sana dönme demeyeceğim.
Desem de dinleyeceğin bu kuru gürültüde;
Yeri göğü yeşli cam göbeği,
Aslı - ufku turkuaz mekan-ı cennet;
Susuz kalıp, kara ateşlere saracak.

Dört bir yanında fısıltılar,
Ne idiği belirsiz görüntüler,
İnsiz yer edinmiş sapa sarmış,
Kara kordan kuruntular,
Nefsi un ufak eden karanlık;
Bakmayı bilmeyene tabiyat-i azab,
Görmeyi bilene azab-ı tabiyat olacak.

Benzini sıvazlayıp da ne yaptım dediğinde,
Aksinde cehennemi yaşayacağın mekanın,
Düştüğün kör kuyulara dipli umutlar besleyecek.
Hep ses verip de geri dönmeyecek
Uzaktan daha uzak yabancılar olacak.
Yılların yabanileştirdiği ruhta
Bir üfürük zuhur gibi gelip geçecek

Ve bir ah yükselecek iki taraftan da
Biri ezilmiş yılan eniği gibi kırım kıvrımken
Bir diğeri huzurla esnerken meydan verecek.
Ve birini yüzeysel hayatlar okşarken
Bir diğeri derin bir hayatın içinde "içli dersti" diyecek.

.......................................................05.47 - 24.09.’15.....
..............................."Gerçek söze nutku tutulanlara"....
youtu.be/6RxlCX_ay00 ....................................
...UTK.............................................................................