31
Yorum
54
Beğeni
5,0
Puan
1648
Okunma


Bezirgân başı aşk, aç kapıyı
Töhmet altında kalmış aşk meleği
Yokuş yukarı cibilliyetsiz gölgelerin teferruatında gizli
Ölü dünlerin sancısı.
Vakur ya da baş aşağı mizacı
Tüm devrik cümlelerin
Islah olmamış tüm sıradanlık
Gayri ihtiyari süzerken mahrem dünyanın kapısındaki
O bekçi geçit hakkı tanımasa da
Kör yetilerim bilendikçe uzaklaştığım
Yakın addedilen tüm mesafe.
Döngünün muhteviyatı kadar
Sancılı dokunuşları evrenin
Varamazken o yakaya kıble bildiğim
Kim bilir ömrün hangi satır arası yaşadığım.
Gıybeti bol, demek ise rücu ettiğin
Temkini yürekte gizli inan ki o densiz serzenişlerin;
Demi, yeknesak bir düşün tecellisinde
Tefekkür tek vazgeçilmezim.
Mizacı nüktedan gıyabında soluksuz kaldığım,
Fıtratını çiğnerken ayaklarının altında
Konuk ettiğim hafriyatı bol bir yangın.
Nemli bir hüzün gün ertesi
Hele ki yoksunluğa meyledip
Dönmüşken karanlığa yüzümü
Nüksetse de gün ışığı
Cebelleşen o yürek medet bulup varlıksızlığından
Yolunu gözlemek asılsız bir imge,
Alabildiğine beyhude.
Avuç avuç içerken damıttığım
Yoksunluğun adı nicedir berduş duygular.
Anlamsız kuraklığında kırık dünlerin
Sehven mal olmuş bir yürek kadar olabilir mi kırgın
Yine de hicap yüklü o sakil bekleyiş.
Paye vermiştim oysa
Nasıl da inanmıştım buruk bir yadsımazlık peyda olmuşken
Baştan çıkarıcılığına hayal bildiğim o yanılgının.
Belirsiz, istemsiz, sıfatsız
Hatta niyetsiz belki de kandırılmış
Son addetsem de
Kanıksadığım her yeni başlangıç.
5.0
98% (49)
3.0
2% (1)