27
Yorum
37
Beğeni
0,0
Puan
1400
Okunma

belki sana belki duaya açtım ellerimi
umut samanyolunda bir yıldız
kucağında sayısız yıldızla
günüme serpse diyorum
yarınlar için kurduğum düşlerimi
çocuklar dönse yurduna
tekmelenmese mülteciliği
uzaklaşmasalar kendilerinden
yollara düşen halklar
ne çok tuzak kurarmış meğer hayat
bir kaç basamağı değil bütün basamakları eksik
yukarıya çıkışların
iniş serbest
tekme tokat- bomba silah
alaşağı mezardasınız
daha ömrün ilk baharında
umut
uzakta bir dağ başında
ağaçlar arasında bir kulübe
dumanı düz özgür tüten
ayağını acıtmaz evin önündeki taş
duvar dibinde sessizce açan beyaz gül
ve eski bir radyo Nuh nebiden kalma
cızırtılı sesinde geçmiş günler
tutup sürükler eteğinden
özlediğin büyümeklere
çalar yaşamaktan
bir ses kulağına fısıldanan
sevginin varoluşu karılır orada
ilk adem nasıl yaratılmışsa
çıplak bırakılır cennete
sonra sağar ellerini
emektir
elmaya uzanmak
ikinci bir elin yanında
umut yankısın ta sonsuza uzanan
dirimini bekleyen insanda
gömülür ölü
sorarım nerede diriler için cennet
dönse bile dünya kan gölüne
koşarız sesine doğru
uzaklaşıp gitsen de
ayağımıza takıp prangayı
11. 09. 2015 / Nazik Gülünay