Dağlar yanıyordu sanki güneş batarken
Gözucuyla yitip giderken kaşla göz arasında zaman
Sırtaki oynuyor yunan müziği gibi kıvrak
Salsa kadar ahenkli
Arap müziğinin oryantalizminde
Yıldızlar kayıp gidiyor zaman ki
Sekiz dokuz çekiyor bir romen





Kuş uçurursun gözlerinden
Kaybolan boşlukta yuvasız kuşlar
Rüzgarın sesinden irkilen
Bir yudum sevda
Bir tutam hayattır
Nar ekşisi tadında





Yazlık sinemadan bilet alırsın locada
Çekirdek çitleyip
Yerli bir film seyredersin gözyaşları arasında
Suyu sıkılmış limon gibi salya sümük
Çoluk çocuk geçmiş yaz akşamlarından
Kalmış bir kaç hatıra ki
Sürgit yaşamak bitmesin istersin





Ay bahçesinde
Hayal topraklarında
Kuyu başında zerdali ağaçları
Erik kayısı incir
Asmalar Kolkola girmiş bahçelerin kıyılarında
Su akar buz gibi artezyanlardan
Tarla başlarına
Yıkanır toprağın canevi can gelir
Tütün pamuk bostan
Mandal mandal tava tava
Tavuk esirgenmez kaz gelecek yerden





Üstünü örtmüş mavi tülbent
Kara toprakların
Bire bin verir yağmurlardan sonra
Ağarırken gün her geceden sonra
Bir başka gün tarar saçlarını mevsimlerin
Bitmez tükenmez yorgunluğun
Bitmez tükenmez bir tutkunun
Kuşağını bağlar sevda





Ah! Memleket sevdası
Ah! Ki toprak sevdası
Bir başkadır gelincik tarlalarında
Kuşların göz kırpması
Sevdanın en yalını en geçilmezi
Belki de
Bir tas su
Bir somun ekmek
Ve.. Taa yaşamın kedisi
Allahına emanet canlar
Ve katıksız sevgi
Sevmek
İnsancasına yaşamın kendisi
Öyle değil mi?

Nurten Ak Aygen
26.08.2015