6
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1263
Okunma

volkanın patladığı yerde suyun kaynağı doğuyordu
birinin soğuduğu yerden diğeri akmaya başlıyordu
damla yağmura ateş hasrete dönüşüyor
kor yüreğe düşüyor
üşüyor insan
ve insan nereye gitse doğduğu topraktan
ölümle sevişmeye aynı yere gelecek
çünkü özde toprak ana gibi sevecek
toprak insana hasret bekleyecek
insan kendi toprağına
bir anne sessiz sessiz ağlayacak
kimsesiz diyarlara yağmur yağacak
düşün ki
sevdiklerinden
doğduğun topraklardan
çok uzaklarda bir yerdesin
akşam olur kapanırsın dört duvarına...
konuşursun..
....................anlatırsın..
................................bağırırsın..
............................................ağlarsın...
sesin yankısını yitirir duvarlarda...
halini bir soran, sesini bir duyan olmaz
kıvrılıp yüreğinin içine büzülürsün bir köşede
kanar için... geldiğin yerler gelip çakılır aklına
toprak kokusu kesif mezar korkusuna karışır...
bir an gelir seversin ölümüne
düşünmek bile zordur... kaybetmek istemezsin
tutunmak istersin sıkıca ama korkarsın bir yandan
düşünürsün..
............acıyla yürürsün..
.....................düşünür üzülürsün..
....................................üzülür yağmur olursun...
acılar ki, zemheri kadar karlı, uzak bir yol gibi uzun
kimseler görmesin diye gözüne gizli damlar yalnızlık
kimseler duymasın diye bir karanlığa gömersin sesini
toprağa bakar yüzün başını eğmiştir kör olası hüzün
unutur yollar seni, unutur muhabbet kuşun
bir ses ararsın, sesine eş ararsın sesin havada kalır
gözlerin tavanda sözlerin duvara asılı çaresiz kalır
uzun ince bir ah gibi, bir sızı gelip kalbine saplanır
ne kadar sevgi varsa kanar içinde
işte o zaman, ne kadar özlem varsa yanar...
oturup ağlamak istersin şöyle bağıra bağıra
kurumuş gibi akmaz bir damla yaş gözlerinde...
yüreğinin ağladığını hissedersin
o an, yüreğinle beraber geçmişin de ağlar içinde...
hayat ki,
anlatamazsın derdini kimselere hep içine atarsın
dehşetli dalgalarda yolunu yitirmiş bir gemi gibi
kalakalırsın tanımadığın denizlerin ortasında
şaşkın bitkin bir o kadar da yorgun ve çaresiz...
maviyi unutursun
unutursun içindeki ışıkların beyazlığını
bütün renkler siyaha çalmıştır artık
dalgın dalgın bakarsın sulara...
umut yaralı bir kuş olmuş, uçmuş elinden
ayrılık sözleri su olup sızı sızı akar dilinden
içindeki bütün pınarlar kanamaya başlamıştır...
kar yanığı bir gecedir zaman artık, kahrolası sokakta
kanadı kırık yavru bir kuş gibi sığınacak bir dal ararsın...
ve hayat ki
sessizce solarsın bir hazan yaprağı gibi
gözünün önünden çocukluğun geçer
ilk gençliğin geçer yıl yıl...
gömülürsün karanlığın en derin dehlizlerine
hüzün kokar rıhtımlar, yalnızlık kokar...
bir nehir gibi süzülerek yağmur sularına karışır
çıkıp bir dağ başına haykırmak geçer
içindeki ateşi, yankılı kayalara...
sesin paramparça
yüreğin kan revan ...
bazen suskunluğa kanarsın
bazen de üzülürsün yanarsın
bazen mutlu olmaktan kaçarsın
bazen de isyan eder oyunda çıkarsın
bazen değer verirsin birine ama bazende
onun değersizliğine verdiğin değerden utanırsın..
bazen konuşmak, dertleşmek istersin biriyle ama
bazende insanların iki yüzlülüğü gelir aklına susarsın...
hayat budur işte...
yaşarsın böyle yaşayabildiğin kadar...
anlarsın ki
birine verebileceğin en büyük acı
aşık olmadığın birini kendine aşık etmektir
bilirsin ki
hiçbir kötülük, kimsenin yanına kar kalmaz
hiçbir iyilik de cezasız kalmaz...
"mutluluk nedir?"diye sor bir kediye, ciğer mi der sence?
mutluluk sıcacık bir kucakta sevilmektir" diyecek bence.."
ve hayat ciğercinin bencil kedisine döndü sen gelince
kısa bir öyküdür hayat
gidenlerin ardınca baktığımız
kısa bir türkü de nakarat
upuzun acılara ağıtlar yaktığımız...
öyküsü de biter bir gün, kendisi de
acıları da biter, mutlulukları da
bir gün sadece bir masal kalır
anlatılır kalu belada...
ölüm kısrağının boynuna sıkı sıkı sarıldım
oysa toprağımda yalın ayak koşmak isterdim!
yaşamak bir türküdür dillerde filizlenen
ve bir sevdadır her seferinde toprağa düşen!
mum gibi söndü aymaz kelimelerim
sustum !
suskunluğum..
susturana armağan olsun
toprak olsun mutluluk
mavi çocuk aşk olsun...
5.0
100% (11)