24
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1500
Okunma

Senden ayrı geçen bu kaçıncı senedir düşünemiyorum bile
Ne yokluklar
Ne de varlıklar unutturamadı hazin vedanı
O hüzzam makamında şarkılar gibi
O Mahur besteler gibi hazin ve içli vedayı
Karlı bir Şubat akşamının keskin ayazında çekip gidişin
Sonra kar, sonra yağmur olup toprağa düşüşün
Bu gece gidişinin 30. yıl dönümü biliyor musun?
Dışarıda keskin bir ayaz var yine
Yine kar düşüyor toprağına ve
Ben yine üşüyorum
Şöminede gürül gürül yanan ateşin karşısında
Dişlerim birbirine vururken
Hançeremi yakan bir isyan çığlığı
Gelip tıkanıyor düğüm düğüm
Gözyaşı olup takılıyorsun
Kirpiklerimin en uç noktasına
İntihar etme meyili var hüznümün
Pencereye dayadığım burnumdan çıkan
Sıcak nefesimin oluşturduğu
Buğuya dokunan parmaklarım adını yazıyor cama
Ruhumda ince bir yerlerde kırıklıklar
Onarılamayan derin yaralar oluşuyor
Karların arasından boynunu uzatan kardelenlerin
Nazlı ve inatçı yaşam mücadelesi başımı önüme eğdiriyor bir an
Sen oluyor her yaprağı
Ben oluyor etrafında dönüp duran kar taneleri
Biz olamıyoruz bir türlü...
Anılar tek tek ziyaretime geliyor bu akşam
Yalnızlığıma nispet edercesine
Her karede seni getiriyorlar özlemime bir kat daha çekercesine
Kalkıp dolaşıyorum odanın içinde bir aşağı bir yukarı
Ellerim alnımda, saçlarım karmakarışık
Nasıl da alıp götürmüşlerdi seni benden
Nasıl da ayırmışlardı beyaz elbisenden
Neden beni de almadın giderken sevdiceğim?
Hani biz ne olursa olsun hiç ayrılmayacaktık?
Sözünde durmadın Berfin
Sözünde durmadın kardelenim
Sen sonbahar yaprakları gibi düşerken toprağa
Ben hala senin hasretinin derdindeyim
Senden ayrılığımın en son deminde
Tut ellerimden de artık sana geleyim!
Eylül GÖKDEMİR...