0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
496
Okunma
Bir kelime düşünün, nefesinizi tutun
Ellerinizi sıkın, gönlünüzü karartın
Hayatınızı düşlerinizden akıtın, bedeninizi sarmalayın
Yalnızlığın en dibinde neler oluyor bilemediniz
Ne şairler ne nimetler var o kuyuda
Acıların bedenle buluştuğu,
Saatlerin dayanamadığı zamansızlık,
Gönüllerin tuzla buz olduğu pislik kuyusu
Yıpranmışlık, dışlanmışlık ve hor görülmüşlük
Tanıdık geldi birden öylece bildiğim gibi
O adam, yalnızlığın yegane oğlu
Acıların dahi korktuğu o yüz
Kimsenin istemediği o sıfat
Önemsenmeyen o adam
Dile geldi yalnızlık bu adama
Sardı onu kollarına
Sarmaladı sanki evladı gibi
Önemsedi onu, sevdi, bildi, saydı
Küçücük istekleri varken o adamın
Kimse yetemedi bu kefalete
Ve işte yalnızlık nasılda mutlu onunla
Kapkaranlık yüzüyle nasılda mutlular
Bir cevher daha kaydı kendi dipsiz kuyusuna
Bir mükemmelliyet öylece gözden uzaklaştı
Sizin lanet satırsızlıklarınız daha yetmedi mi ?
Dinmeyecek mi bu adamlara olan öfkeniz ?
Yeter değil mi artık hiçliği yaşattığınız yalnızlığın oğullarına ?