1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1019
Okunma
Tik,tak,tik,tak
Vakit gelmiş.
Anlattı büyük saat* sana gerçeği
-- Başlangıç sonun bir parçası --
dedi.
Ruhumu bırakırsam sonsuzluğa
ne kalır ki?
Aç gözlü ve bir o kadar da güçlüdür
Yalnız bırakmayacakmış
beni almış,dostlarımı
ve hatta seni bile almış
--senden bahsetti aksi halde inanmazdım--
Koskoca bir arazinin ortasında
direnen bir çiçek gibi
umut dolu
--sonsuzluğa karşı--
veya belki de
yılların pasifize ettiği
--kimliğinden bile sıkılmış--
bir çocuk gibi
bırakmışsın kendinini
sonsuzluğa
Bir korktuğunu bir de korkağını
alır çünkü sevda
Sıra dağlar kadar uzanan
ve her soluğumda ciğerlerimi dağlayan
yıllar boyu taşınan pişmanlıklar
birer birer sana çıktılar
Dinledim,
anlatıyordu nefesin sanki
bir şeyler
korktum
--hayır senden değil , gerçekten --
belki de ,
bundandır buldu beni sonsuzluk
Yükseklere çıkamaz dedik
göklere tırmandık
heyhat yerin altına kaçtık
Ve koymadık mı o boşluğa
aşkı
savaşı ?
Kimileri çıkıp Mistitizm
kimileri inanç dedi
Biliyorum güldün gölgelerin ardından
biliyorum ,
geceleri bekleyen en derin korkularda
veya gözleyen kapılar ardından
sensin...
Sarmışsın her yanımızı gizeminle
Topladık , çarptık
bilim anlatamadı
sayfalarca yazdık
sanatımız yetmedi
çünkü aç gözlüydün sen
Turgut’u , Edip’i
köşebaşında bekleyen adamı ,
annesini arayan çocuğu
Aşkı ve direnişi
hepsinin yuttun