1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
888
Okunma
Zamanında, zaman diye bir kavram tutuşturdu/lar elimize
Önce çarmıha gerdik günü,güneşi,ayı
Sonra çarkın dişlisinde biledik karanlığı aydınlığı
Yeri geldi duvarlara mıhlandık
Yeri geldi köstek ettik ömrümüze
Oysa daha elimize sıkıştırılmadan peyda idi
Ahiri de zahiri de mahiri de
Bu zehirli akrebi durdurabilene aşk olsun
Gücü yeten dem vursun geçmişine
Geleceğine dirhem bulsun can havliyle
O akrep ne kıskaçlar vurur yarınların bileklerine
Ne hendekler kazar yelkovanlara doldurulmuş tik taklar
Hele bir de vakitsiz öttü mü
Sabahları seher vakitlerinde horozlar
Kesilir karanlığın başı
Ocağında aydınlık pişirir kızıllık
Ecel yakut,
Yahut ezel
Suyuna şehadet banılmış bir sonsuzluk
Aşına ölümsüzlük katılmış bir mutluluk
Araf sofrasında bir kaşık tadılmış mahrem
Ve muhkem kıvamında kadim bir merhamet
Kuruluvermiş son nefeste Rahman’dan bu rahmet
Zaman meçhul mu
Aşikar mı zaman
Su gibi akıp giden midir bu
Yoksa akıp giden midir su
Arş’a zaman gibi
Heyhat!
Ey muamma eteklerinde kıvrılan akıntı?
Sıkıntında her gün bir damla boğuluyoruz
Amma ve lakin..
5.0
100% (1)