1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2024
Okunma

Kaçıncı çabadır bu
Kendimi koparamadığım bir başkasından
Denemeyi deniyorum
Elimden gelen bu
Pul biberlerin ortasında
Tenim değil de içim acıyor
İçime dokunması gereken şeylerin başında geliyor susmak
İçim karanlık
Yüzüm hâlâ beyaz
Büyürken küçülttüğümüz şeyler var
Yer açmak adına
Daha az koşuyor gittikçe
Yorgunluk belki de olgunluk
Meleklerin tebessümüne sakladım acıyan yerlerimi
Yeryüzünde de gülümsese yetecek bazıları
Yalnız şiirler olduğu için bu kadar noktalama işareti
Önce şiirler çıkarılsın bu cehennemden
Ellerimi yokluktan aldım
Tam koşacaktım, yüreğimi burktum
Huzursuzlukta büyüyen şeyler kararır
Huzuru arayan bir evin çocuğu kayıp
Acı büyütüyorlar
Serçe kanadında bir damla suyum
Yangın büyüyor
Acıyı başka bir yangınla yok etmenin tekniğini öğrendim
Çocuklara anlatacak öykülerim var
Çoğu dinlemiyor
Kuşlara anlatma çabası
Hayatları silik bir buluttan ibaret
Hüznümü akşamları karanlığa yoruyorum
Gündüzleri telaşla bölüşüyorum
Gülüşlerim asılı kalıyor pencerede
İçimi sızlatan şeylere gülüyorum
Uzun zamandır şaşırmadım
Yaşamanın gereklerini yerine getiremiyorum
Ya da az bir kısmı görev gibi yapışkan
Her şeyi gözlerim görüyor ama
Ellerim üşüyor
Gözlerimin yerinde olsam donardım
Yaşanacak hikâyelerden çok, dinlenilecek hikâyelerin izindeyim
Benim öyküm bir hayat etmiyor
Kendi kendini rehin alabilir bir balık
Fanusu kırabilirse
Bazılarının tutsaklığı yaşama dair
Gölgesi hariç, büyümek istemeyen bir kelebeğin duasıyım
Perilere inanıyorum
Dualarımdan şiir damlıyor
Karınca ayağı hafifliğiyle basıyorum dünyaya
Sarılmak istediklerime kollarım yetişmiyor
Yakınmalı bir yoksunluk bu
Yoksulluğun zengin renklerini dizdim yüreğime
Her gün sulu boya
Her gün gözyaşı
Dilimde yine de masallar
Gözlerin inanamadığı
Ahengin yalancısıyım
Tek gerçek sırtımın beton duvara yaslı olması
Artı soğuk gecelerde
Dizimin de aynı mesafede karnımda olması
On Haziran İki Bin On Beş 14 00
Nevin Akbulut
5.0
100% (9)