bir sabahüstü
elindeyim deli yumağı kelimelerin
ucu kaçmış hayatlar manzarası penceremde
ötelense diyorum bu selalar
ölüm acı düşüyor ıssızlığına sokağımın
balkondaki kadın
bari sen gülümse biraz
çıkılmıyor içinden laf kalabalığı ahraz şiirlerin



uzak inşaatta yüksek perdeli ıslık
gamsız gaydasız
belkide küfürler savuruyor başlık parasına
mütercimsiz pervazsız
anadolu ben sana neden yanarım
ateş atar gibi kendi cehennemime
katlime sorgulara yanıtsız


ankaranın tepelerini tıraş etmiş ince çizgili sisler
bir şehir bile kalmadı elimizde
düşleyecek
düşünecek
düşecek
yüreğim ziyaret gediğinde dağıtılan aş
ey...kent
bel bağladığım hatıralarımı
sevabına eyleme faş


kıl üstünde kin kılıfında
belime sokmuşum hayır gelmez sevdalarımı
iki taraflı kama
kim doyurur bu kalbine mızrak sokan adamları
üstelik
bütün duraklar akasyasız
rengini unutmuşum gözlerinin
kurası geliyor adamın
bir mavzerle zıkkım sofralarını



kartal avcısıyken derin koyaklarda
eteğine yapışmışız bu kentin
yol parası etmişiz beşibiraradasını anamızın
sokağım
bedeli ödenir mi namlusuz sevdamızın















kasım