Türkiye ne zaman bir hamle yapsa
Engel olmaya kalkışır gizli bir el
Ortada insanlık adına yükselen ne varsa
Bir anda savurur gider güçlü bir yel
Ülkede “egemenlik ulusundur ”denilse de
Halk sadece seçimlerde oy kullanır
Göreceli bir hâkimiyet onun ki; seçse de
Seçtiği bile göz boyamayla darağacına yollanır
Vatan millet Sakarya naraları, hâd safhada sıra sıra
Günü gelince her kes patlatır birer nutuk
Halka şirin gözüken karanlık insanlar art arda peşi sıra
Gizli eller operasyon başlatır ve hatlar yine kopuk
Demek oluyor ki; halkın seçip gönderdiği vekiller
Sadece mecliste toplanıp bir araya geliyor
Ülkemin üzerinde dolaşan kirli eller
Geleceğimiz üzerine ipotek koyup cambaz gibi oynuyor
Gücünü demokrasiden aldığı söylentileri ise sadece demagoji
Sürekli pompalanan korkularla bozulan psikoloji
Ama artık inanmıyor yalan ve söylentilere kimse kanmıyor
Demokrasi havarileri bile kendi söylediklerine inanmıyor
O halde ortada bir yanlış var, ama sorumlusu kim?
Halka rağmen kanun vaz edenler mi netekim!...
Toplumla yüzleşmeyip gerçekçi hazırlanmayan bir yasa
Anlaşılmayıp bürokrasinin gücüne dayandırılan bir anayasa
Deniliyor ki; Güçler ayrılığı olsun dengeler korunsun
Kişi özgürlüğü önde değil Türkiye şartlarına uysun
Özgürlük insan hakları başörtüsü hele dursun
Durumdan vazife çıkarılıp silahla korunsun
İyi de bu korku ve endişe daha nereye kadar?
Toplumsal barışı sağlamak çok mu zor?
Öyle ki korku paranoyası, sanki her evin içinde birer radar
Hayır değil! Onun çözümü; çözüm halkta, halka git ona sor…
Gelin gerçekçi olalım, kaynaşalım halkla barışalım
Halk ne istiyor? Neyin peşinde? Gidip ona danışalım
İç barış sağlansın iş aş ekmek çoğalsın
Gücümüzü kenetleyelim, Türkiye rahat yol alsın
Biz hepimiz bir olursak bizi kimse yıkamaz
Uygarlıkta önde oluruz kimse bizi tutamaz
Biz öğretelim dünyaya hak hukuk ve adalet
Hoş görü ve saygı ortamında kanatlansın şahsiyet
Görsünler işte o zaman: Adalet ne büyük kuvvet…
Yusuf Erdoğan