16
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1701
Okunma

sular kararıyordu
alabildiğine yere eğik ağaçlar
kendini yerden topluyordu dua
öyle saçılmıştı yere kül kül
papatya topluyordu bir kız çocuğu
gözleri çiçek
onu bekliyordu annesi
gözlerine inik başörtüsüyle
gerçeği bulmaya can atıyordu söz
kaçırılırken arkasına türbanın
bütün iğnelerinden soyunmak istiyordu yüz
hangi yarısında hayat vardı
sonra hayal kurmak, düşlere düşekalmak
evini pembeye boyamak
gece rengini aymak karartmanın
çekiyorlardı komşu derenin suyunu
bu perdede yıkımcıların önüne geriliyordu köylüler
yere eğik olmamalıydı yeşiller
başını dikmeliydi kavaklar kazmaya
savurmalıydı cehennemin dibine
soluk almalıydı yer
azgın suyun üstündeki yıkık köprüden
geçmeye mecbur bırakılanlar
göndermeli idiler toprağın gücünü
gökyüzü direğindeki yıldıza
bile bile uzanmayacağını kollarının
bu kaç asırlık yola
gün asıyordu fermanını
dönüp durdukları sırata
kaç adım uzaktaydı cennet
16. 05. 2015 / Nazik Gülünay