1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
545
Okunma
Kurtuldum sayılır aslında .
Ah şu kalbimi yakalayabilsem...
Arkasında ekmek kırıntıları var.
Dönüş yolunu hazırlamayı ihmal etmemiş.
Kırıntılar tomurcuk verdikçe,
Geride bıraktıklarının güzelliği beliriyor...
Üstüne bastıklarım da oluyor arada;
Onlar da çirkin olmayıversin.
Her kırıntı özenle serpiştirilmiş,
Bütünü oluşturmak yeterince zor değilmişçesine.
En küçük ayrıntılar dâhi kusursuzlukla yontulmuş.
Yol sığ , fakat zaman olağanüstü derin;
Hata payı bırakmaya sebep bulmak ahmakça...
Kırıntıları topladıkça, yüküm pamuklaşıyor.
Demiryolu misali düzenli aralıklar var yatay rüzgarlarda;
Tohum ekiyor o rüzgarlar, sırtımdaki pamuklarla...
Lâkin ekilen tohumları, tuzlu sularla ıslatıyorum.
Evvel kayboluyor tomurcuklar;
Solan her kırıntı tomurcuğu, pamuklarımı dökme demir misali ağırlaştırıyor.
Yolum derinleşiyor, zamanım sığlaşıyor...
Islanan demirler, sivri dikenlerini uzatıyor;
Uzadıkça uzuyor yollar , artıyor kırıntılar,
Artik toplayamıyorum.
Dikenler ellerimde,
Pamuklaşmiş kırıntılar boş hayallerimde.
Geri dönüş için bıraktığım her iz, pamuğa gömülmüş.
Kayboldum , mahvoldum...
Karanlık oldu göremiyorum ,
Bir bilsen ne kadar istiyorum;
Yolu , zamanı , kırıntıları , SENİ ...