7
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
2330
Okunma
ne zaman ölüme teğet geçer isem
çocukluğum gelir aklıma
ve anılar peşpeşe yuvarlanır
döner durur topaç gibi...
düzensizliğin içinde düzen tutmak
acıları, işkenceleri, hapishaneleri
ayrılıkları, ihanetleri
zordur bu ülkede unutmak;
çiçeği burnunda hevesler,
hortumlu fırtınalardan geçer
yaprak yaprak dökülür umutlar...
değil mi ki öncelikle insan
kendisi için yaşar(!)
’gemisini kurtaran kaptan’
iç denizlerde sürekli alabora;
ne beklenir böyle hayattan?!
o yüzen sevdim daha çok
sonsuz boşluğunu uzayın
içimizde iç, düşümüzde düş kırıkları;
boynumuz büküldü, eğildi
şevkin, umudun çarpık çurpuk
teneke kutu gibi yamultulduğu
bu dünya bana göre değildi...
yaşamak varken kardeş kardeş
ecelsiz ölümler ile
çöreklendi koynumuzda acı
sürekli gözü yaşlı ana bacı;
koşumlanmış atların sırtında
bir şaklatan vardır kırbacı!..
yoldur bu, hayat yolu
doludizgin atlar, filler şahlar
dökülen nal, yıkılan tahtlar
bir siyah, bir beyaz; atlar atlar...
bir selâ okunur sabahın seherinde,
bir çocuk topaç çevirir
an gelir devrilir,
düzenin düzensizliği
kalır her şey
darmadağın yerli yerinde...
Şaban AKTAŞ
27.04.2015