23
Yorum
60
Beğeni
0,0
Puan
2518
Okunma

Sükutu giyineli üzerime, heybemde azık kaldı çığlıklarım!..
Her şey kendini anlatır
Bir müzik, bir şiir
Bir çocuk, bir çiçek
Her şey özüne karışır
Su, toprak, ateş, hava
Sevmek, yaşamak, ölmek ve doğa...
Bir fotoğraftan bakıyor gözlerin
Öyle yaralı, öyle çocuk
Duvarların dili yok
Olsa anlatırdı seni sana
Bir benim geçmişi yaşatacak geride kalan son fosil
Bir de resimdeki okyanus bakışların
Aynaya bak!
Hâlâ anlatıyorsa gözlerin seni sana sorun yok
Anlatmıyorsa şayet
Adresim herkese kayıp
Lakin bilirsin bir sana ve hep sana açık...
/
Dağlar eteklerindeki kar tortusunu yolcu ediyor
Tıngır mıngır bir bahar uçuşması var kuşların kanatlarında
Yerle yeksan kent oysa
Avuçlarında kederleri üşüyor
Kapılar açılıyor gaipten
Camlarda yağmur güncesi
Bir göl resmi düşüyor yadıma
Bir kaplumbağa kıyısında
Güneş göz kırpıyor senin gözlerinin bebeklerinden
Denklanşöre basıyor sürekli ellerin
Kayıp bir mevsim geçerken benim içimden...
Tanrı hiç bu kadar yalnız kalmamıştı!
Günlerden aşk yokuşu
Aylardan anne göçü
Saatlerden mesafesiz kaçış
Ve tarihi düştü eller utançla sayfaya
Yüz yüze bakacak mecalimiz kalmadı
Sözler vardır söylenir
Sözler vardır verilir
Sözler vardır yutulur
Ve sözler vardır çiğnenir!
Hadi gel
Gel de sil içime içinle yazdığın s’özünü
S’özümde s’özün
S’özünde s’özüm ağlıyor!
youtu.be/ve73Ao2BwR8
23:00/23.04.2015/Sev_tap