Ayrılık vaktiI. ay’ı çalardım gökten ve en güzel yıldızı mehtap inerdi birden gökyüzü ayağında dolunay sarhoşuydu dans eden deniz kızı kırmızı gülün rengi gülistan yanağında olduğumdan fazla göstermişim kendimi seni gözümde büyütmekte aynı hesap ölümsüzlük otunu ben de bulamadım lokman gibi yağmurdaki mana sağanağı rahmette değil sözlerim kendimi esirgemediğim doğru korkularımı yenmiş olmaksa ayrı konu umut olmak mı ne haddime o boyumu aşan mevzu aynadaki kendime gözlerine baka baka sen iyi adam değilsin derken sen ne bekliyorsun ki benden II. kuşlar uyku mahmuru akarken kızıl nehir yol boyunda serviler çoktan dalmışlar düşe uzaktan görünürdü gündüzü kara şehir ayrılık vakitleri hepten giderdi neşe ne tren geçer ne de gemi bozkırdan mendil sallayan da yok güverteden pencereleri ıslatan gözler de ayrılırken gelişler de doğal gidişler de gelen gidiyor giden geliyor her şey devri daimdir zaten şiirlerim yoksul şiirlerim mahzun bahsi dahi abes oluyor mahrumken bir çok şeyden amma kavruk toprakları öpen hoyrat rüzgar ağıt biriktiren bulut gözleri yaşlı gökte süzülen allı turna bakir dağların eşkıyası gönlüm ille de çocukluğum ille de hayallerim şiirlerimdeki yoksul imge III. eşsiz güzelliğinle benziyordun huriye bir adımda başlardı gönlümün yorgunluğu nasıl da zor gelirdi sensiz dönmek geriye hâlâ atmış değilim içimden burukluğu aynı kaderi paylaşan insanlar bizi kimsenin hor görmesine izin vermiyoruz işte varız küserek gittiğim yoldan koşarak geleceğimi sanıyorsan boş yere bekleme şiir... Arap Kurt |