2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1895
Okunma

Ey iklimi Ziya ve Ey Ezeli Nur Efendim!
Kuru bir ot hükmünde olan
ve şu fakir tarafından
seni anlatmaya
hiçbir şeyin kadir olmadığı ve olamadığı,
en değersiz sözlerimi,
senin namını dile getirerek,
sözlerimi şereflendirmeyi
başlara bir taç olarak sunuyorum.
İtilen, kakılan,
ateşler içerisinde darmadağın tarumar olan gönlümü,
Babil kulesindeki asma bahçelerinin,
zümrüt yeşiline çalan, salkım salkım iştahları açan,
hani Hz. Adem’ in ;
son nefesinde evlatlarından talep ettiği
cennet yemişlerinin efendilerinden
inci inci dizili haldeki üzümleri andıran
o ismindeki heybet ve edepkar duruş,
cezbediyor tüm insanları kendiliğinden.
Gaye-i hayali nur-u cemal-i Muhammedi olan
ve savaş meydanını teftiş halinde
hain zındık tarafından kalleşçe arkadan hançerlenen
büyük veli padişah Sultan Murad han Hazretlerinin ismiyle
ve kendi ismimi de onun adının arkasına
kuyruklu yıldız gibi takarak,
ama sönmüş toz bulutu galaksilerinin
yeniden bir şaha kalkma umuduyla sana seslenip
gıyaben huzurunda el pençe divan durarak
diyorum ki;
Bir kere daha,
evvelden kardan beyaz
nurani ışık yolcusu namıyla geldiğin gibi,
bir kez daha gel.
Geçmişin karanlık izlerini aydınlığa çevir.
Şimdi gökler üryan,
nefisler; çakalları andıran
fırsat avcısı seslerle bezeli halde.
Uğultuları vahşilikte sınır tanımıyor.
Sensizlikten, yamyamlık hali sardı
sanki küflü ve paslı pala ve hançerleriyle.
İnsanlık topyekün sarhoş,
sensizlikten kendinden geçmiş
ve gözlerindeki fer; fecr’ e gebe.
Gel ki; gelişinle gebelikten kurtulsun millet.
Ses ver Ey Sevgili;
bir sesleniver de,
dağın kör ve köhne yerinde gömülmüş
şu Kıtmir’i yeniden kendine ram eyle.
Neyzen gibi gel de;
utansın dünyanın bütün müzisyenleri,
sadece sana odaklansın
ve sesindeki o enfes ve huzur eleyen
ummanlar kadar geniş dalgalarında
kendilerini kaybetsin.
O dırahşan çehrende tebessüm eden halinle
ve edepkar vaziyetinle bir kez daha gel ki;
diri diri toprağa gömülen
ve susuzluktan dudakları çatlamış
ve ruhları ölmeye ramak kalmış biz bende’lere
şifa oluver, oluver ki;
yağmur, edebinden yerinden hareket edemesin
ve bütün gözyaşı hakkını sana devretsin.
Ve ey sevgili;
sen gel ki, ben yeniden kalemimi alıp,
utanmadan, sıkılmadan,
aşkınla çıra gibi yanıp tutşmadan,
bir kez daha huzuruna
çıkma cesareti gösteriyorum ama
bakışınla bana nazar eyle
ve affın ile şu Kıtmir’e ARAF meydanında,
sidretün münteha’da şefaatinin hak olduğu
o kırımızı kaplı defterinde
benim de ismimi ne olur Allah aşkına,
nur’dan kalemin ile kaydeyle.
Ey Sevgili; en derin hürmet ve sevgilerimle.
5.0
100% (6)