26
Yorum
37
Beğeni
0,0
Puan
1665
Okunma

nasıl düşlerim vardı berrak deniz içinde
yüzen balıklar kadar kaygan avuçlarımdan
avuçlarına dökmek istediğim masmavi umutlardan
yapılma tacı tahtı özgürlük dili sevgiye tutunan el
gücünü ondan alıp yükselen koca dağ yürek
susmayı öğrenmemiştim henüz bir işaretle
anlamazdım anlatım dilini gölge insanların
gölgesinde oturmamıştım daha tatmamıştım acısını
bir günden diğerine geçerkenki bocalamayı
tanışmamıştım dilin zehir saçan tavrıyla
her engellemeye karşın bir bayrak kaldırışım olurdu yine de
sütliman iken hava birden bozardı karaya
boyanırdı usuma varana değin vücudum, değerlerim
görmezden gelemezdim benden çıkardıkları beni
yoksa yol alınmazdı insana çıkılan merdivenlerden
suyuma taş koyanların bahçesine nasıl dikilmeliydi gül
güle el koyanlara yazılmalı mıydı zulüm fermanı
bendimde her yükselişinde duvarlar nasıl açılmalıydı
büyük su olukları ki harlayarak aksınlar halktan içeri
köy kent demeden önce kadın ve çocuklardan başlayarak
bir dünya vardı gözümde cenneti firdevs şans verirdi
önce yoksula aça kimsesize, aş ocak verirdi düzeninde
kanatsız melekler, sevgiler, sevgililer bir bahçede
eşit paylaşırlardı ekmeği, toprağı, suyu, havayı
hayallerimdi bunlar masallara aktardığım, yazmak isteğim
düşlerim vardı, daha da ölmediler
12. 02 . 2015 / Nazik Gülünay