21
Yorum
36
Beğeni
0,0
Puan
2691
Okunma

Zıtlıklar âleminde siyah ile beyazın
Yanyana gelişleri asillik çizgisiyse
Gece ile gündüzün gizlediği avazın
Kaderine yazılmış güneşin ezgisiyse
İnsanın sessiz yanı kendinden ayrılır mı
Kalabalık içinden varlığı sıyrılır mı
Kalpteki korulukta bütün duygular saklı
Yine de bir baharın gelişini bekleriz
Avuçları kirlenmiş çocukluğu pasaklı
Ayaklanmış cüsseyle habire emekleriz
Yaslandık mevsimlere eteğimizde hüzün
Kuşların kanadında büyüyoruz günbegün
Bir buğday harmanında süzülür kutsal tane
Öper ağrıyan eli nasırlı köşesinden
Garibin sofrasında ikindi vakti, hane
Öyküsünü hayata geçirir neşesinden
Ah kurumuş manolya sen misin koku salan
Düşlerimden bi haber vira dünyama dalan
Kızılağaç üstünden göle uzayan gölge
Sakince bir yer bulup uzaklaşmak derdinde
Düşünce yumağını çözmek peşinde bilge
Uyuttuk aklımızı kuş döşeğin sertinde
Yanardağ gibi gönül başı tütüyor duman
Ateşi ruhumuzu kavurur zaman zaman
Hesaplaşmadan uzak kırılganlık çok serde
Denk gelirse bir zaman bulur inşallah sefa
Şu sevda uyanışı fecre çekerken perde
Yürekler görkemiyle aşkı yaşar kaç defa
Âlemin tepesinde sevgiler öbek öbek
Kandık geçiçi ömre hızla bağladık göbek
Her dem nemliyse kirpik bırak aksın gözyaşı
Yasımızı gömmeye nasılsa hazır sine
Bebek ki annesinin bağrından alır aşı
Pir u pak umutlara fikrimiz dahil yine
Tut isyankar yanımdan bugün başka azmim var
Ve, ömrün sahibine, sor ki ’şükrün ne kadar’
Efkâr aldık vakitten dönüyoruz hayata
Elbet biraz perişan biraz da yorgun halde
Bunca uğraş ve kelam olur mu hiç safsata
Ağır ağır temkinle ’gezindik etrafta’ de
Gönül gözün gördükçe çözülen her bir düğüm
Suretinde okunan sadece bir tebessüm...
Nezahat YILDIZ KAYA