2
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
1383
Okunma

sen gel/diğinde dağlarına
bahar gelir ülkemin
avuç içleri kınalı kızlarımın
yüreğine düşer üç noktaya
gizlenmiş mektuplar…
sen geldiğinde.
nabzı atar, yüzü güler
terli rüyalardan uyanan çocuklarımın…
dal /
boyun eğmez şiddetine rüzgarın
ve kök
bırakmaz yaprağını
sen geldiğinde.
annelerin pür telaş uykularını aralar
yolunu kaybetmiş bütün çocuklar ki
ellerinden tutar sabahlarımın
masmavi bir kaftana serilir gök/yüzüm
sen geldiğinde.
akşamın alacasında mahcup olur güneş
kirlenmiş ışıklarını saklar yüzünden
karanlık karşılar.
karanlık bir dolunay gecesi gibi
bütün...
kuytuları/kuyuları...
kabil tövbe eder bir daha
nemrud saplar okunu yüreğine
firavun sulara gömülür yeniden
sen geldiğinde.
resmi törenlere bulaşır
renkler.
kokular yüksek rakımlı yaylalara
ve çatlar toprak
ayazından soğuğun
baharın göğsüne düşer tohum
ve filizlenir
-yar/ın
yağar üstüne umut/ıslak ki
büyür bebekleri g-özlerinin
sabırla bekleyen yüreklerin….
nehirler taşar
dağlar yürür
ve azalır dünyadan kötülük...
sen geldiğinde.
yalın ayak koşar çıkmazlarında sokağın
Beyrutlu bir çocuk.
saçlarını yolan bir adamın acı bir tebessümü düşer yüzüne
Gazze de.
yeniden kurulur Bağdat.
yeleleri savrulur şama giderken dört nala kısrakların ki
yarım kalan dövmesini tamamlar gözü yaşlı kadınlar
Mardinde
sen geldiğinde.
Tahrir kurtulur.
yolları kardan kapanmış köylerde
gaz lambaları eşliğinde
duvardaki gölgeleriyle oynar bütün çocuklar
sen gel/diğinde.
dünya diz çöker aşka.
ve aşk pelesenk olur dillere
hu…hu…
(...)