17
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
1355
Okunma

23. 01.1986 günü yazdığım uzattım ellerimi şiirimden yararlanarak yazdım.
büyüttüm ellerimi
çocukluğumun geçtiği sokakta
bütün evlerin içine yakmak istedim lâmbaları
yıldızları eyerledim
koşum atları sürüldü yola
nazı bıraktım yara
kollarımı açtım
düşlere bırakmadım gelincikli tarlada yürümeyi
uçurtmamı yaptım, saldım göğe
gök bıraktı ağır adam hallerini
mavi bir saha açtı
hızı uçurtmama; rüzgârı ona bağlı
elimle çözüp açıyorum ipini
yükseltiyorum istediğim fite kadar
önemli değil derimin rengi
her şeyden önce uzattım ellerimi
kara demirden daha gösterişsiz
Bilâl’in sesi örneğin, yanlışımı kapar insanlığım
kendinden başlar örmeye
küfünü pasını silip bakırın
altın olmaz susuşum
dil gerçeği haykırmazsa
düğümsüz tellerle işlediğim nakış
bozulur yüreği katleden seste
verdiğim emeğin sağlaması
siyah astarı insanın
boğazıma tıkılır
kim yeniden onarır insandaki çürüklerini
yaraya dönüşür beynime takılan uçurtma ipleri
özgürlüğümü kemirir kurt
uçurtma bilmeyen eller
nicedir çıkmıştı koynumdan
şarkı söylemeyi benden öğrenen
beşiğini salladığım kardeşim
gece eyliyor günümü
son sözümü söylemeye gidiyorum
bir yerinden yırtıp eteğinin
ey yar hangi sabahımdasın
sana hazırlarım düşten keskin ellerimi
gülden ince özleyiş
incitmeden bakışını
gözlerine doluyor
ilk sağanak
son damla
dirileri yoğuruyor ellerim
ak patiskada leke hayatın tokadı
değil mevlitte ağıtta
önde yürüyor yaşamak
ölü ayaklarından
16. 01. 2015 / Nazik Gülünay