0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1559
Okunma

Dilekçelerim elim ve sayfalar arasında
Birikmiş soğuk bir gün karası gibi.
Ve ıslak çoraplı kardan adam ruha
Bürünmek için maddeden manaya
Hayat bekliyor, gündüz ise aymak için.
Çünkü son kattan aşağı ve en yakın
Gözlerin yeni dünyalar keşfettiğim
Nefes alabildiğim sırdaşlarım...
Henüz ismi koyulmamış sokaklara
Bir dilekçeyle cesurlaşıyorum.
Kuytu geçmişimin karartısı dünyüzüm
Kimliğim altında ezilen bir kuş
Seninle kazımazsam hiç basmadığım yerleri eğer
Bileklerimi yoksulluk basacak.
Topraktansa eğer geçişim
Ve geçeceksem eğer karşına
Durulmak için azgın bir nehirsem
Beni taşlarımdan sıyır.
İlk kez bulduğum gündüz
Gözlerine karışmış bir hal
Çiçekleri koklayan suskunluğu ezip
Ne zaman ki kaldırsam elimi
Bir fırtınayla susturmak için
Bütün insanlığı sen konuş diye
Kaburgamda bir söz düğümleniyor.
Hani bir öksürsem rahatlayacak şiirler.
Nefesimi ikiye bölen "seni seviyorum"
-Gülüşmeler...
Kızılken hava yağmurla birlikte sağanak
Kara bir şalın adımları yutuyor maviyi.
Sönen izmaritlerin kaldığıyla kalıyor bakışmalar.
Büründüğüm çehremin laneti yatıştırırken
Seslerin, utangaçlığını yatıştırıyor yeryüzünün.
İmzası iki kelimeden ibaret
Altı heceyi kuşatan bakışım ve
On üç harfin dilekçesidir doğduğum.
Bahattin BERKDİNÇ
5.0
100% (1)