12
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
2713
Okunma
fabrika kentlerin karanlık sabahlarından
yorgunluğumu alır mı ayak ucumdan
ağır ağır ölüyordu yaşam
assam kendimi
yıldızın kuyruğuna...
sevgi ya da para ölçme yollarında
melekler bile titrek ürkek düşerdi
gölgenin koyulaştığı sokak köşelerinde
kaybolmuş sayılarla anımsardı maziyi
damlalar tiril tiril dal uçlarında kalsa da
bir avuç göz yaşı içerdi susuzluktan
her şeyin uyuduğu yuvada
sessizlik aralanıyor
hüzün düşüyordu eşiğe
bastonu her kaldırışında
bir adım yaşlanıyordu umut
yaşı sırtını sıvazlarken
kalabalık haykırıyordu
ve sen dönmüyordun geri
hiçbir şey bulunmuyordu dönüşte
dikenli bir çalılık inancıysa
elleri kanayıp duruyor yüreğinde
öyle belirsiz ki yitip gidiyor
kanı tersine akıyor kimi zaman
zaman akıp gidiyor dalgalardan
ve yosun demetleri taşlardan
bir paylaşım kalmamış aşlardan
tüm ağırlığıyla çöküp
kafama itip duruyor zaman
birazcık ışık sızsa dışardan
odanın bir ucunda kapkaraydı duvar
ölmesine öleceğim de
eve döner sarhoş
acılı öyküsünü dinlerim
geceye eş olur sabaha leş
en iyisi
yıldızın kuyruğuna asayım kendimi
bırakın öyle öleyim
bulut sürüsü okşar solgun tenimi
ağlaya ağlaya rotasız
5.0
100% (28)