29
Yorum
70
Beğeni
0,0
Puan
3913
Okunma


demir parmaklıkları vardı hislerimin
ve asma kilidi dudaklarımın
duvar işçileri örmüştü göğsümün çeperlerini
yıkılası ama yıkılmayan tabular içinde
örümcekler bağlıyordu gök’yüzüm
sonra sen geldin
dağları yıkarcasına
ömrüme akarcasına
ve kör kuyulara sağır bakarcasına
idealist bir aşık gibi
ama tüm gibilerinden arınmış
ayakları yere sağlam basan
ne istediğini ve niye istediğini bilen
aşka sevdalı bir aşık gibi
ben gibi biraz da
ama gibilerinden arınmış
sadece sevdalı
sadece aşık
ve benden arınmış
sen derken hep
dilinde b’izi damıtmış…
/
ırak yollardan geliyorum sana
telaşlıyım az
ve ürkek biraz da
geldiğim yollarda bıraktım can kırıklarımı
yıllardır sinemde büyüttüğüm acılarımı
sinende uyutmaya geldim
gül kokuşlu ninnilerle
ve seferi olan tüm duygularımı
baş kaldırsın diye kalbine
barikatlar kurdum ömrüne
öyle ki
giremesin benden başka
hiç kimse içeriye
sevgilim
her gece adımlıyorum adının sessiz harflerini
ve sesli harflerinden çığlıklar büyütüyorum sana aşkla
varlığını varlığımdan çıkarınca
geriye hiç kalıyor!
biliyor musun?
benim hiç bu kadar çok azım olmamıştı
n’olur bir ölüm sonsuzluğunda
uyut beni kollarında
ki bir gün
uyanırsam bile sonsuzluğa
o sonsuzluğun adı sen olsun!..
12:30/05.01.2015/Sev_tap