12
Yorum
37
Beğeni
0,0
Puan
2611
Okunma
bana uçurumlar arası bir yalnızlık bıraktı yağmurlar
ve mızıkama üflediğim bir hiçlik senfonisi
rüzgârın kabahati çoktu bu oyunda
lâkin hiç küsmüşlüğüm olmadı ona
beni oradan oraya savuruşuna
hep gıptayla baktım
ve kudretine öykündüm usulca
ellerim penceremdeki boş saksıda açan
güz gülüydü çok kez
dikenleri en çok kendime battı akşamlarımda
kocaman bir festivaldi dünya
ve çokluğunda kaybolurken kalabalıkların
usul adımlarla bastım hep parmak uçlarıma
hıçkırarak gülmüşlüklerimi de eklemeyi unutmamak lazım
canıma düştüğüm dipnotlar arasına
kursağıma dizilen sevdalarımın adsız kahramanları
var olun siz
siz var olun e mi?
yoksa nasıl dönerdi bu şaklaban dünya
kendi ekseni etrafında!
/
ekose etekli ve konçlu günlerimden
blue jeanli ve kesli günlerime uzayan
korkunç bir zaman
ve debisinde kaybolan hatıralar silsilesi
pencereden uzattım kafamı dışarıya
patilerimi yapıştırdım buğulu cama
karların ahenkle raks edişini izledim bir müddet
sonra her düşen kar tanesine
bir isim verdim kendimce
başladım hızla adlarını yazmaya
kâh cama
kâh acıyan canıma
sonra mı?
hohladım
hohladım
ve yine hohladım!
-ah dünya diye de
bir kahkaha savurdum ardından hoyratça!
“bir varmış, bir yokmuş” gibisin gerçekten
söylesene!
beni ne zaman sileceksin tarihten?
ve sonra
yağmurların bıraktığı
uçurumlar arası yalnızlığımı giyindim sırtıma
ve hiçlik senfonimi üfledim gururla mızıkama
yalnız ama mağrur
anlarsınız ya!
14:34/03.01.2015/Sev_tap