17
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
2522
Okunma

Yıllar önce yazığım çocukluk erik ağacı şiirimden esinlenerek..
çocukluğum erik ağacına bakar
koyun koyuna kiraz ağacıyla
türkülerle sallanır elma ağacından
düşlerin göğsüne göğsüne
yazar rüyalarını
dalda bir erik çatlar
annem güneşin altında çalışır
doyuracak gibi bütün dünyayı
terler bir sofraltılık yer için
yıkamadan yer toprağıyla
soğukluk der alır ateşimi
bir evcilik oyunudur yaşam
bir türlü kalkamaz
erik ağaçlarının altından
göze dal batar
kulağa böcek kaçar
orada oturur çocukluk
kalmaz salıncak kurulan elma ağacı
kirazlar sökülür
yere çırpılan kara erikler kalır
düşlerimizin çocuk bölümünde
babam götürür pazarda satar
pestilini çıkarır annem
çocukluğun damında otururuz
ordan göz kırparız güneşe
aşağı atlasak bir kar yığınının içine
kayarız sokağın çıkmazından
daha çıkmaz yollara götürecek yerlere
eski karları özleriz
özlediğimiz gibi erik ağaçlarını
aslında özlediğimiz muttur, sevgidir
anne babamızın serin gölgesinde
ağaçlarca uzatmaktır kollarımızı
özgürlüğe
koşarız
öndeki topçu
arkadaki bokçu
neden girer bu öne geçmek isteği
o en lekesiz günlerde
ne çıkar
geçse erik ağacının yaprakları, kolları
kiraz ağacını
oturur çocukluğum
her yıl çoğalan
erik sürgünlerinin yanında
orada annem
güneşe kafa tutar
29. 12. 2014 / Nazik Gülünay