2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1201
Okunma

Sesin yok ya,
sanki nefesi kesildi yaşadığım bu kentin…
Nehirler yatağını değiştirmişcesine,
tüm yağmurlar yolunu şaşırmış gibi…
Sanki,
Uludağ’ın eteklerinde,
mor menekşeler yerle bir,
yokluğunun yarattığı kasırgalarda,
kökleri toprağından ayrılmış gibi,
boynu bükülmüş hallerde her biri…
Baktığım gördüğüm ve dokunabildiğim her şeyde bir farklılık var sanki...
Bu sabah,
tüm doğanın kimyası değişmiş gibi.
Tüm yeşiller ser sebil
mayın döşenmiş uykusuz gecelerime,
Sesin yok ya,
hain bir karanlığın mahkumiyetinde dizelerim.
Nerde bir ışık görsem,
senden ufacık bir umut diler,
yüreğim…
Sesin yok ya
yokluğun,
örsle çelik arasındaki çekiç darbeleri gibi,
eksiltir,
inceltir
bekleyişlerimi…
Sen dolu şekil alır saniyelerim,
sen kokar kekik bezeli yamaçları hasretimin...
Sesin yok ya,
hayat durmuş gibi sanki.
elektrik tellerine konan serçenin
kanat çırpınışlarına yüklediğim sensizliğim bile
Sana ulaşamayacak kadar cılız ve cansız gibi.
Tüm anarşist şarkıların tınısı azalmış,
Son desibel dinlediğim tüm şarkılar,
İnceden inceye,
güftesini yitirmeye yüz tutmuş bir nağme gibi,
rahatsız bile etmiyor beni.
Sesin yok ya,
Sanki,
Sanki,
Sanki,
yaşadığım kentte hayat durmuş gibi,
hiç dönmeyecekmişsin ihtimalleri,
talan etmiş tüm güzellikleri...
NİLGÜN ÇAKICI/BURSA