0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1371
Okunma
sarınmak bazen ne boş kelime!
düşerken içinden düşsel söylemlerin
düne aitliğin silinme mecburiyetine
ayarlandığı bir günde;
bir yaprak kadar ömrü varken her şeyin
o sonbaharı beklemeden
başlayan “sevgi tükenmişliğin”
öncesi tahminsizdir
bir bakmışsın bir elvedanın içinde
yenideni yoktur bazı eylemlerin
düştüğün vakit kalkabilirsin elbette
ya acısı, incinmişliği?
paylaşamazsın, anlatamazsın
kimseye,
anlamlandıramazsın kimseyle
adımların gider yitikliğe
sarınmak bazen ne boş kelime!
düşün ki
görünen bir buluta sarınmak istersin, sarınamazsın
hayali güzeldir oysa
yağmurları hissedebilirsin kolayca
yakalayabilirsin yağarken kalbinde
bir "ömür akşamüstüsü"nde belki de
bir elvedanın içinde
gitmek gerekir bazen,
bütün aşklarını bırakmış yılgılar gibi
yıkılırsın geleceğe,
sözlerin dudaklarından alınmıştır bile
hiç susmayacak yüreğine konmak üzere
hele bir de
hayalin, bulutların silme tepeden
üzerine boşalırken, üşürken
gerçekten sarınmak o şeye
ne boş kelime!
( Dilek KARSLIOĞLU )
5.0
100% (4)