19
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
1262
Okunma

kavruk yapraklı kasım kavakları
teslim edilmiş başlarındaki kara buluta
ölü bir günde durgun bakışlarla
bakıyor yere eğilmiş yaprak uçları
yapraklar arasındaki karıncalara
hiç bir uğuru olmadığını anlayan
uğur böceğinin uçma çabasına
önümden akıp gidiyor devasa bir manzara
buz tutmuş gibi sisli, dumanlı
içinde yayılmış marmara denizi
küçük bir kayık yaklaşıyor kıyıya
bu donuk resimde dumanı tüten bacalara yönü
görünmüyor, yitik insanlar
dilerim iyi bildikleri bir işle
ellerini onarıyorlardır
gözü doyuyordur emeğin
yaprak hışırtıları değerken ayaklarına
bir ışık büyüyordur
parmak aralarından
her yüksek taşın, yükseltinin üstünde bir karga
veya bir baykuş, gözleriyle delerek doğayı
bakışlarının en ücra yerine
muazzam bir öz güvenle
kalıplarını bırakıyorlar
bir çocuğun ilk yaptığı çizgi ve renklerdeki resmi
o cıvıl cıvıl mavi düşlerden yapılma
durmadan değişiyor ağaçlarda yapraklar
bu kasım doruğa değin buz tutmuş
geceler solduruyor yüzümü
benzer günler yağıyor başımıza
kuru yapraklar savrulup geçiyor önümden
elimde kalan son nâra bakıyorum
atağa kalkıyor aradaki sarı renkler
hızına yetişiyor düşlerimin
bir yaprağın özü giriyor ruhuma
değişiyorum
diren ve kal diyorum
güz uğur böceğine
kal incecik dallarda
kimse düşürmesin yere
uç uç..
22. 11. 2014 / Nazik Gülünay