13
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1208
Okunma

aydınlık yüzünü
karanlığa dönünce
bu şehirde sizsiz
alevin ortasına düşen
İbrahim’in yüzünde
açıveren kırk gülüm
ateşten geliyorum
çöz şu düğümü bağcı
üflediğin nefes esir
gasp edilmiş dağların
ağlayan iki ceylan gözü
efsuncular görür aşkı
oysa nar şerbeti dilinde su
yedi iklim içimde darp
daha var diyor hep
illa ki derleyip topladığım
esvaplarımı dağıtan
evdeşimin gözlerindeki yaş
ispinoz kafesinde düş
yırtılan gömleğin düğmesi
paralanmış kelimeler
zem eder can ile ruh
cemşit’in atından iner taht
mecnunun çölüne düşer
iki kaşının arasında bahtınım
gizlendiğim gecelerde har
dokuz boğumdan çıkan tek ses
seni gidi aşk kandırıkçısı seni