1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2401
Okunma

Anıları siliyorum, Babil’in Asma Bahçelerinden
kimse öğrenmesin uğrunda öldüğüm esmerleri
varsın için için inlesin, kalbimin sisli dumanı
her şeyim sana emanet, esirgeme ölümden:
Ah... çilemi bir çocuk nazıyla emziren ömrüm
yeter ayrılanlar ağlamasın;
hüzünler piyano tuşunda, hadi bir şarkı söyle
cennete gönder melekleri
biliyorsun har aşkın bir tadı varmış
köpüklü bir kahve tadında
gidiyorum
taptaze bir Ege rüzgârı
limanlarda yorgun düşen gemiler demir atma telaşında
merhaba kaptan
merhaba mavi deniz.
Sahi,
hangimiz anlatmıştı Orhan Veli Kanık’ı ,
hangimiz okumuştu, İstanbul’u dinliyorum
gözlerim kapalı şiiri
düşündüm de resmine bakarken ağladım
beni bağışla,
sensiz dört duvar arasındayım
hayat benimle dalga geçiyor, senin gibi
diyor ki:
başka bahara.
Seni sevdim, bir cadı ağacının dibinde
ne gecenin karanlığı, beni etkiledi ne de
geçen faytonların romantik tekerlekleri
uzanıp dudağındaki gülücükleri öptüm
rüya gibi bir şeydi, o senli saatler.
Taksim’deyim, tek tük ayak sesleri
bu şehrin şarkılarını dinlediğim zaman
içimde damla damla bir heyecan birikiyor
gözlerim seni arıyor, anılar yakıyor genzimi
artık ayaklarımı bu kaldırımlardan ayırmalıyım diyorum
yapamıyorum, yeniden başlıyorum direnmeye
çünkü bu şehirde sen varsın,
içimdeki seni yitip gitmek bana yakışmaz
sokul bir tanem, sokul bana, omuzlarım yalnız kalmasın.
Nuri Dağdelen
31/10 2014
5.0
100% (1)