7
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1348
Okunma
kıyametin yaklaştığı bir sabaha uyanmış gibi
hiç hülyaya dalmadan kuyulardaki çınlamalar için
kardeşe ve anaya dargın üzgün yüzlü cesetler
yüreğimin kıyısına vuruyor asude yangılarla
ey canlardaki aşkın mücazı
ey sabah alazı
yaralı ve çok aksayım feryadınıza
bir düşte cananla ıslandığım sulara
yusufa öykündüm ve yıkık bir adı duvarlara çınladım diye
aksime deniz değil de kuyu diyorlar..
elbette bir denizdir işaret ettiğim bir deniz!
dağ sancılarının ve yanık köylerin dumanı kaçmış gözlerine
bundandır ağlamaklı oluşu
ve bundandır bu hikayeyi hazin buluşum
birkaç martı birkaç kırlangıç
leş gibi hasret kokan bir vapur
yaralı bir hikayeyi taşır gibi aksak
gelip yanaşıyor törpüleyerek kıyılarına
her yolculuk bir şeylerden vazgeçmektir elbette sevgili
yolcuyum sevmekten korkan esrarlı ve aciz..
ey dilemma ritimlere gizlenen adımlar
benim de göğüs kafesimden dilime taşan hasretlerim var
tüm bunların suçlusu bulunur elbette
gül mesela
eylül ya da
burnumda tüten sözümü semiren
karanlık bir korku gibi hiç durmadan
kalbimin çeperlerini düzenli tekmeleyen
çelikten tasmalarla dolanmış esmer boynuma
şu aşk denen hazin acışma...
yaralarımıza en iyi kendimiz dokunur bu yüzden
damağımızda ölesiye beklemenin o kekre tadı
sarı ışıklar sisli vadiler gibi
ayrılıklar ve çok yanık türküler kanıyor göğsümüzde
alıp başımızı gitmeliyiz belki de çok uzak diyarlara
köpüklerinde umutların yüzdüğü nehirler geçirelim diye
mahzun yüreğimizden..
5.0
100% (12)