20
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
1545
Okunma

en yükseğinden alçaldım köprünün
martı kanatlarım değdi suya
denize nereden baksam akşamdı
duyulmuyordu cıvıltılı çocuk sesleri
kapısı örtük evlerin önünde
ellerini örmüyordu kadınlar
oysa ayaklarının altındaydı
mavi tüllü gökyüzü
çiçekli bahçelerinde esamesi okunmuyordu
gerilerde söndürülemeyen yıldızının
yanmayı sürdürürken flu görüntün
bir yerde cehennem zebanileri
yakıyordu ateşini
başımızın üstünde
kuruyorlardı sarayını
hangi taraftan baksak yüzümüze
ziyandaydık
birilerinin önünde defterimizin sayfaları
sonuna kadar açık
istedikleri renge boyuyorlardı
istedikleri günleri
susup, sustuğumuzu bilmiyorduk
kayıp gidimlerde
kaydoluyorduk yarına
umutsuz ne vereceğinden
dünya salyalı adamların
elinden çıkanları gördükçe!
bir ateş yaksak dedik
denizin ötesinde
güneş rengine boyasak ovayı
bir yanda ışısa Anıt Kabir
bir tarafta biz
AYSA ANKARA!
nasıl bir sınavdaydık
bakışlarımız dalıyordu denizi yutan yıldıza
yapılmıştı kara taşlardan
çocuklar atıyorlardı
sapanlarından..
sapanın ucunda değil miş özgürlük
kardeşin kardeşe düşürüldüğü yerde
ay gönlünce doğmazmış
ateşe verilirmiş güneş
izin verilirmiş sonra
yarım yamalak sunmasına
ışıklarını!..
10. 11. 2014 / Nazik Gülünay