0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1155
Okunma
kenti içinden yarım bırakmalarla geçiyorum
arkamda çok göz yaşı bıraktım
eli kanlı cellatlar birikti hep boğazımda
durmadan boğazıma düğümlendin
uykusuz gecelerimde gözlerimden düşen ilk damla
hep senin adını hayırdı
yere düşünceye kadar
gerisi zaten dilsiz, zaten sağırdı
biliyorum, sen de özlüyorsun o günleri
içinden çıkılmayacak bir hal aldığında özlemin
bir sigara daha yakıyorsun
oysa ayakkabıların yatağının hemen ucunda
çıkar gelirsin istersen
durmadan koşarak yaklaşırsın sabah Gün’Eşin-e.
kocaman bir sarılırsın
bırakmazsın tenimin kokusunu rüzgara
anlamıyor musun değil mi?
çok şahane bir terk edişin var
bunu öylesine söylemiyorum
bir gidiyorsun var ya
insanın peşinden gelesi geliyor
ardın sıra koştursam da şimdi
artık hiçbir yağmur sadece bize yağmayacak
hiçbir nargile sadece bizim için yanmayacak
ki yanan adisyonlar hala duruyor
oysa sana bir kent olarak gelmiştim
içimde hüzünlerim, ihanetlerim, sadakatim
ellerimde yeni yetme umutlar
dört nala uzayıp giden sevdalar
acımadı ki acımadı ki diye ağlayan çocukluğum
sana her şeyimle gelmiştim
isteseydin en mert yanımı kırmızı halı diye önüne serebilirdim
ömrüm dediğim insana ömrümü feda edebilirdim
ama sen... anlamıyor değil mi?
insan en çok yalnız kalınca anlıyor
içinde beslediğinin ne kadar büyüdüğünü
zaman gelecek içimdeki beni besler olacak
adamlığına sözüm yok
giderim dedin gittin
içimde yarım bıraktın kendini
ama şiirlerime battığın kadar kadınsın
bu cümlenin sonunda kadınımsın demek isterdim
ama... anlamıyorsun değil mi?
artık seni sevmiyorum derken
titreyen sesinle gelsen yine
nerde olursa olsun, sarılsan bana
öyle hazmedemeyip yüzüme kussan beni sevdiğini
durmadan bana koşsan
durmadan yürüsek
durmadan yorulsak
durmadan ıslansak
durmadan azalırken aynı zamanda katlansak
durmadan kırılsak
durmadan biz olsak
ve tam durmaya yüz tutmuşken gölgelerimiz
dönüp bana; durma-seni seviyorum desen
ama.. ama anlamıyorsun değil mi?
içinde umursamazlığın birikmiş
anlamazsın
M. Hanifi Kesik