25
Yorum
37
Beğeni
0,0
Puan
2980
Okunma

Mihrican eğ başını bugünlerde geçecek
Işığa benzer ışık,düşe benzer bir düşten
dönerken
durdum!
Kıpırtısız gece
saydam kaldırımlar
sağanak yağmur
çok eski bir şarkının doğum gününde
üşüyen bir ceketle
hücrelik bir adımda
durdum!
eğimli zaman duvarındaki devleri
dehşetli bir mızrakla vurdum
yanan vurulan ölen çocukları
ruhumda buldum
masada bir kelebek,kanadında bir şiir
dönüp gelenbir nehir,güvercinler ve yollar
kırıldı takvimlerde,görünmez oldu şekil
dağ glayölleri,menekşeler ve yıllar
ilerlerken
durdum!
kıpırtısız gece
saydam caddeler
ve pencereler
cam kırıkları halinde öldüler
rüyamda üşümüşüm
hüznüm bir cep aynası
yansıtıp düşürmüşüm
kocaman bir hikaye rüzgarı bir parmağı
kitapta mum yanığı beni saran gümüş ten
bana sarılırken
durdum!
kıpırtısız gece
saydam kaldırımlar
kanlı pencere
yüreğimi götürdüler öğle üzeri
bir kanlı gül içinde
bulutsular yığıldılar
ışıklar mı dökülüyordu bilmem
güvercinler mi ağladılar
yüreğimi götürdüler
pencerede kül
sonbahar yapraklarını kararttı
güneş kanatlarını
kanlı bir pencerede şimdi
esmer hüzün asılı
tarlada kurşun
havada kum
güvercin gözlü aşıklar
şimdi içimde
hangi sevgiler yok
hangi sevgiler var?
balkonda saatlerce yağmura kan dokudum
kitaplarımı yedim ağlıyorum sandılar
yıldızların peşimden sürüklendiği gece
içime zehir gibi çöreklendi acılar
kıpırtısız bir gecede
ölmüş çocuk kanatlarının içinde
saydam kaldırımlar da yürüyen fotoğraflarla
yüreğimin kanını döküyorum
elimde ki
siyanür çiçeğine
öptüğüm an öleceğini bile bile
ayşegül aşkım karagöz
(rüzgar çanları)
kuşları ve kedileri çok seven şair