12
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
2267
Okunma


Ne bilsin gökyüzünden toprağa düşen ateş,
Kalbimin bir tenhada sessizce yattığını…
Ne bilsin çöllerimi yakıp kavuran güneş
Sam yelinde, nabzımın sessizce attığını…
Söyle! Ne bilsin kumsal gel-gitler ortasında,
Her dalganın kalbimden bir çığlık olduğunu,
Söyle! Ne bilsin balık ölümün oltasında
Yaşam denilen şeyin bir sığlık olduğunu…
Söyle hadi! Ne bilsin buluttan kopan damla,
Ömrümün sol yanına bir sır bıraktığını…
Söyle hadi! Ne bilsin seni seven adamla
Gölgesinin, geride asır bıraktığını…
Ne bilsin ki, karanlık gölgemin rengi nedir.
Sükûtum sözlerimin yüreğidir ne bilsin…
Ne bilsin ki ruhumun, dili ahengi nedir.
O, benim hayatımın gereğidir ne bilsin…
Ne bilsin gökyüzünde dönüp dolaşan kuşlar
Senli bir dua için secdeye vardığımı…
Ne bilsin yüreğimi hırpalayan yokuşlar,
Her adımda sessizce Hakk’a yalvardığımı…
Gün gelecek, ismimi bir mezarın taşında
Görünce bilecekler neden bir ömür yandım.
Sessizce iç geçirip dünyalık telaşında,
Ben kul olana değil yalnız O’na ( C.C.) inandım…
Yusuf Mescioğlu
Yirmiüçşubatikibinondört.
5.0
100% (20)