(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Elif Lam Mim Ra aşkına andolsun ki bizler unutanlardan değiliz dik ve mağlup olsa da ömrümüz ne bildiğimiz doğrudan ne inandığımız yoldan billah dönmeyiz her hamlemizin her kelamımızın sonucunda değil dokuz doksandokuz köyden kovulsak da riyakar olanlardan iki yüzlü insanlardan çıkarcı, güvenilmez insanlardan yılmadık yılmayız
inandığımız o dur ki! nsılsa levh-i mahfuzda yüzünü nura dönenlerden eyler Yaradan bu dünyanın cehennemi de neymiş!!!
dedim ve
Bilal sesi yıkarken yeri göğü yalnız onu isteyip arındık toprağın borcundan parmağın ucundan şehadet sözü düşürürken burçlara gerçekliğin ortasına insan olmanın gereğiyle kalktık gömüldüğümüz yerden bir sonraki çıkmaza kadar yeniden doğduk çocuk saflığımızdan annelerimiz olmadan
Şiirlerinizi okumak yormuyor aslâ. Söyledikleriniz riyâdan uzak zirâ.. Katılmadığım da oluyor belki; hattâ, "hadi canım.." demiyorum ama billahi dilim ucunda dolanıyor çoğu zaman. Şiir yazıyorsunuz ve okuyoruz. Sonra, yazıyorlar ve okuyoruz. Ve.. ve'den önce demeliyim ki bu ziyâret hayra alâmet değil. Söyleşmeye geldim. İçimden geldi. Dinleyenin kaşını gözünü bilmem belki ammâ, bildiklerim.. nedir bilmek yâhu. Hissettiğim diyeyim, iyi düşünmemi sağlıyor.
Sosyolojik kavramlar, ütopik sanrılar, dönen dünya düzeninin ipini elinde tutan hükûmetler, kapıda merakla beklediğimiz kıyâmet ve dizimiz dibinde yaşanan.. O sözcükte öfkeme hâkim olamadığım için mâzur görün, görmeseniz de söylemeye niyetim yok. Dün, yanılmıyorsam dündü, yanlış hatırlıyorsam da önceki gün. Arkadaşımla sokak aralarında yürürken bir çocuk gördüm. Çocuk dediğim 13-14 yaşlarında bir erkek çocuğu. Artık genç sayılıyor, varın tahmin edin. Gizleniyordu, hiç geri durmam huyum kurusun. Öyle mazlum utangaç hâlini görünce durduğu yöne doğru döndüm. Ne yaptığını sordum. Elinde sigaraya benzeyen bir şey vardı. Dizlerim titredi.. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum, hani sigara mı elle sarılan otgillerden bir şey mi diye özellikle bakıp anlamaya çalıştım. Ben sustukça dumanı içine çekiyordu.. Sonrası.. Azarladım, bağırmış da olabilirim. Çünkü o daha çocuk ve elinde son zamanların o meşhur bir şeyi var ya hemen öldüren bir madde.. Yok abla sigara deyip durdu.. Evet sigaraydı. Ama bir kulağını çekiştirmediğim kalmıştı sanırım.. Canımız böyle yanıyor işte.
Ammâ.. Çok güzel şiirleme şekerleme yapabilirim. Dünyam göçüyor, birileri katliamlar sıralıyor.. Deyip ortalığı velveleye verebilirim kendi çapımda isyan bayrakları çekip üstüne katıp katıştırıp bir ayaklanma da yapabilirim. Birileri gibi gidip bir yerleri taşlayabilirim sonra insan da bana inansın.. Ve.. Gidip evim ocağıma bakarsınız ne kızım yerinde ne oğlum, kim bilir hangi sokağın toprağı altında.. Ama ben neredeyim, yeni bir dünya kurasım var dışarılarda.. Bu çelişkiler.. Nedir? Kafam karışıyor. İnsanlar iyilik güzellik diyor bir de bakıyorsunuz ki en az hükûmetler kadar suçları var..
Ateşe dil uzatmak değil, el uzatmak lâzım bence. Mümkünse ki el yetmediğinde tüm beden, öteki tarafın işi yarına kalmasın deyi gümrah duâlardan kalanların icâbına evvelden bakılmalı deyi küle kanmalı. Bunun için çünkü kendimiz olandan uzak duruyoruz. Adâlet yok, böyle bir hakîkat yok nereden aramak gibi bir his doğuyor anlamıyorum. Kendin îcat etsene. Hak verilmez alınır, derler.. İnanmam. Neye inandığımın burada bir işi yok. Söylemek istediğim zihnimizi kâlbimizi kirletiyorlar. Barış zafer diyorlar.. Sanki muhalifi olduğum partinin başkanı konuşuyormuş gibi hissediyorum o zaman. Allah muhafaza gerçek olsa bile söylenen inanasım gelmiyor. İnsan hasta ve tabib hakkında kimsenin bir fikri yok. Ben ne sokakta seyreylenen zûlme acıyorum ne de adâletsiz hükûmetlere veryansın ediyorum. Canım sınır dışı edileli çok oldu zîrâ.
Bâzı kelimeler var şiirsel duran ama balta gibi gövdeyi vuran. Aklımda yok hiçbiri. Bu ikiyüzlülüklerin hiçbiri bunca güzelliği dikte etmeyi, baş yormayı hak etmiyor. Bir aşka inanırım bir de aşın ağrısına. Kavak yelleri esen yaşlardayım diyelim ammâ söylediklerimin inkârına hiçbir vicdan soyunamaz.. Evimiz ocağımız içinde yaşananlardan neden uzağız? Karısını kızını kör bıçakla doğrayan adamlar, kendi evde aklı bilmem nerede hanımlar.. Bu söylediklerim pek…nasıl düşünülürse düşünülsün ben ilkokulu bitirmeden fakülte mezunu olmayı hedefleyen bir zihniyete sahip değilim. Ya da makarnadan külbastı yapmak gibi bir ilmin savunucusu da olamam.. Birileri birgün gerçekten iyi şeyler yapar demiyorum, biliyorum az çok.. Ya da hiç bilmiyorum ama ilâhi adâlet var ya, sebebsem benim de başımdan vurulsun..
“süper güç masalları..”
Ben çok severim onları. İnsanın içinde, saklı gizli bir yerlerde iyiliğin tohumları var ama ne çıkarsa işte bahtımıza.. Zîrâ bu masallar da olmasa, polyannacılık olmasa hayatta durabilmek güç, karışmayın lütfen..
Şiir, şiirdi.. Ama işte böylesini okuyup öte tarafta gözümüze duranları görünce, işte öyle. Kimse iyiyi istemiyor, isteyen gibi görünenler sanırım başka şeylerin peşindeler. Biz de kimseye inanmıyoruz. Ne karşıtlara ne de yanlılara..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.