En son ne zaman günaydın demiştin....? En son ne zaman gözlerinde büyümüştü yüreğim... Bana dair yalpalayan özlemlerini, hangi ara getirdin aklına... Kalbin İçli şarkılarda, kaç kere ağladı bana... Kaç yorgunlukta, nefes verip geldim aklına...
Sesi soluğu kesilmiş, kaç ben doldurdu kulaklarını.. Yağmur yağarken, kaç kere anımsadın beni... Kaç damlada Islandın, benim gibi yaşlarla... İs gibi, sus gibi, kaç kez öpüldü yanakların... Akşamdan kalma, kaç öpüşün sonunda, beni anımsadın...
Kaç kitabın içinde denk geldin, fotoğrafıma.. Kaç kez seyrettin yüzümü, pişmanlıklarla... Sesini duyuramadığın, kaç gönüle dokundun. Sevmek bazen çekip gitmektir derdin... Benden sonra, kaç sevgiden ceketini alıp gittin...
Törpülediğin korkularını, kaç gidişte yitirdin.. Kaç kez alaca kabuslardan uyanıp, sarıldın yastığına.. Ben kokan, kaç el dokundu yanaklarına... Kaç gözleri parlayan kadın, kahkaha attı karşında... Ve kaç kahkayı ben sandın, kalbin sızladığında..
Denize karşı.. Kaç taş sektirdin hırsla... Kaç dalgayı seyrettin, benim gibi tek başına.. Hangi kırgınlıkta boğuldu için.. Kim tuttu ellerini.. Ya Sen.! Korkup , hangi kırgınlıkta bırakmıştın elimi.... Söylesene bana bir zamanlar...Kalbimi ezip gitmeden... Kaç harf acaba sendeydim....?
14 / 09 / 2014
Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
"En son ne zaman günaydın demiştin....? En son ne zaman gözlerinde büyümüştü yüreğim... Bana dair yalpalayan özlemlerini, hangi ara getirdin aklına... Kalbin İçli şarkılarda, kaç kere ağladı bana... Kaç yorgunlukta, nefes verip geldim aklına...
ne de yaman sorularla sıkıştırılmış,o yar denilen varlık böyle köşelere...Ey yar cevap ver bakalım şimdi..!En son diye diye,sık kullandığımız"zaman çok geçti üzerinden bunların be "haliyle alınmış...Ve,o vefasız yar zaten,yalpalayan gel-git özlemlere sahiptir ve öyle bir izlenim bırakmış...hani o damardan giren şarkılar var ya,beni hatırlatan,onları en son ne zaman dinledin ey yar....öyle değil midir,sevdalanınca içli şarkılara yaslanırız hepimiz...güzel bir tespit bu şairem...gecelerin o kesif duygu yorgunluklarında,nefes alınca hiç aklına geldim mi...?Mısraların şüphe ve vefasızlıkla suçlama temasıyla sarmalandığı aşikar...
Sesi soluğu kesilmiş, kaç ben doldurdu kulaklarını.. Yağmur yağarken, kaç kere anımsadın beni... Kaç damlada Islandın, benim gibi yaşlarla... İs gibi, sus gibi, kaç kez öpüldü yanakların... Akşamdan kalma, kaç öpüşün sonunda, beni anımsadın...
susuyorum sana ey yar...sana susmalarımın kaç tanesinden doldurdun kulaklarına beni...yağmur,romantizm ve aşk-sevda duygularının vazgeçilmez malzemesi...insan psikolojisine hakim dizelerdeyiz...ve yar gelir aklımıza yağmurların çisiltilerinde...yağan yağmur değil,sevdiğimizin hayali,gözleri,kokusu ve yare dair herşeyin bizi sarmaladığı bir zaman dilimidir yağmur vakti...hani der ya şarkının feryadında "yağmurun sesine bak/aşka davet ediyor"sahi ey yar,işte bu yağmurlarda yüreğinden geçtim mi yeraltı nehirleri gibi sessizce?bak ben ıslandım yağmur yerine gözyaşlarımın çisil çisil yağmurlarında...Ya sen..!ya o yanakların kaç kez öpüldü,akşamdan kalma öpüşlerin(Bayatlamış öpüşler...mazide kalmış öpüşler)sonunda hatırladın mı bari beni... şair,sorularında,ben bunları yaptım ama,sen yaptın mı?hangimiz daha çok seviyormuş bak?psikolojisinde olabilir....
Kaç kitabın içinde denk geldin, fotoğrafıma.. Kaç kez seyrettin yüzümü, pişmanlıklarla... Sesini duyuramadığın, kaç gönüle dokundun. Sevmek bazen çekip gitmektir derdin... Benden sonra, kaç sevgiden ceketini alıp gittin...
ey yar,hani gül kurusu yerine fotoğraflarımı koyduğum o kitaplar var ya,işte onların kaç tanesini açıp da,fotoğraflarımı gördün...!ve,kaç defa bakakaldın pişman olup da beni kaybettiğine,o fotoğraflara dalıp da...sahi ya,öylece bakakalırız değil mi nedamet içinde sevdiğimizin o gül cemaline....ey yar,benden sonra kaç gönüle dokundu o hercai gönlün...gitmeler senin için su içmek gibi kolaydı ya...benden sonra kaç yıktığın ve enkaza çevirdiğin kaç gönül mabedinden elini kolunu sallayıp da,bir elveda demeden vefasızca çıkıp gittin...mısralarda,o yar denilen varlığın karakter portresini de öğrenmiş oluyoruz...
Törpülediğin korkularını, kaç gidişte yitirdin.. Kaç kez alaca kabuslardan uyanıp, sarıldın yastığına.. Ben kokan, kaç el dokundu yanaklarına... Kaç gözleri parlayan kadın, kahkaha attı karşında... Ve kaç kahkayı ben sandın, kalbin sızladığında..
ey yar,kaybetme korkuların var ya senin...herkesle oynaşırken törpülediğin hani...onları kaç gidişlerle kaybettin...?sahi hiç alaca kabuslardan uyanıp da,yastıklara sarıldın mı pişmanlıklarla...!benim kokumun,sevgimin sindiği o yanaklarına,(yüreğine)kaç dudak,el,yürek dokundu,benden habersiz...seslenen kişi burada,hala sevdiğinde kendisine ait bir miras varlığından dem vuruyor...O hercai gönlünde,kaç kadının kahkahası yankılandı..?Ve,kalbin sızladığında bana ait olduğunu hatırladın mı o kahkahaların..? Sevgili,o vefasız yarin yüreğinde maziden kırıntılar var mı acaba diye bekleyiş içinde...
Denize karşı.. Kaç taş sektirdin hırsla... Kaç dalgayı seyrettin, benim gibi tek başına.. Hangi kırgınlıkta boğuldu için.. Kim tuttu ellerini.. Ya Sen.! Korkup , hangi kırgınlıkta bırakmıştın elimi.... Söylesene bana bir zamanlar...Kalbimi ezip gitmeden... Kaç harf acaba sendeydim....? "
taş sektirmek...güzel bir tespit...canı sıkılan ve acı çekenlerin arasıra başvurduğu bir eylem bu...ve,dalgalara yüklemek ister acı çeken yalnız insanlar acılarını dalıp da deniz kıyısında çoğu kez...Ey yar,hiç kırgınlıklarda boğuldun mu benim gibi...O an kim tuttu ellerini...benim elimi tutan yok ama,senin ellerini tutanlar vardır mutlaka...benim ellerim boşlukta iken,sen ellerini başkasına uzatırsın değil mi..!Ey yar,sen korkağın tekisin...Bir kırgınlığında bırakmıştın benim ellerimi...Ey yar,bir zamanlar ben sende kaç harf ile anlam kazanıyordum...kaç harfti ederim yanında...eğer sende AŞK denilen üç kelime olsaydım,ezip de gitmezdin yüreğimi öylece...
sitemler...sitemler...o yare dair özellikler...O yarin,ilişki bitip de gittiğinden sonra neler yapabileceği..neler yaptığı gibi sitemler sarmalamış mısraların istim gibi yakıcı hüzünlerini...dileriz ki aşklar...sevdalar asla böyle savurmasın hiçbir yüreği...amin...
tebriklerim,konudan kopmadan,yaşanmış bir masal veya hikayeden sonra,yüreği yanan bir sevenin feryatlarını,yaşam realitelerinden de yararlanarak betimlemenizdeki ustalığınıza ve bizimle paylaşmanızadır...saygılarımla...
Nazik ve anlamlı iltifatlarınız için teşekkürler...acizane olarak,yorum anlayışımda emek ön planda...üstünkörülüğü ve kalıplaşmış yorumları sevmiyorum...omuz verebildiysek ne mutlu bir şiir dostuna...iyi geceler...
Şiir yazan birinin.. (Şair demiyorum.. Ki olamam ) en doğruyu yazdığını ve okuyan kişiye aynı şeyleri hissettire bildiğini bilmesidir... Hangi ruh halindeyken kaleme alınmışsa mısralar... Şiiri okuyanı o ruh haline alır ve çeker... İçinde dolaştırır, yazanın kendi gibi, okuyanda kendini satırlarda bulsun ister... Aynı şarkıyı, aynı kokuyu, aynı görüntüyü, aynı dokunuşu, birbir duyumsasın ister... Tüm bunları hissederek okuyan kişi zaten şiirin anlamına varmış demektir... Ve zaten şiiride yazan kişi amacına ulaşmış demektir... Şiirlerime yaptığınız her bir yorum.. Önce yol çizmemi.. Bakmamı... Görmemi... Ve dokunmamı sağlıyor.. Sonrada duyumsayarak alıyorum kalemi elime... Sonunda içimde dokunmadığım yada açmadığım yerlerden çıkıyor sözcükler.. Bir bütün olup akıyor kağıda... Şunu söylemek isterim ki.. Bu yol gösterici ve cesaret verici yorumlarınız sayesinde benim karalama dediğim.. Sizinse şiir olarak tabir ettiğiniz satırlar oluşuyor... Bundan sebep Teşekkür ederim.. Ve bıkmadan usanmadan benim bile şaşırarak hayretle okuduğum anlaşıldığımı idrak ettiğim.. anlam yüklediğiniz her kıta içinde Teşekkür ederim.. Saygılarımla.....
Nazik ve anlamlı iltifatlarınız için teşekkürler...acizane olarak,yorum anlayışımda emek ön planda...üstünkörülüğü ve kalıplaşmış yorumları sevmiyorum...omuz verebildiysek ne mutlu bir şiir dostuna...iyi geceler...
Şiir yazan birinin.. (Şair demiyorum.. Ki olamam ) en doğruyu yazdığını ve okuyan kişiye aynı şeyleri hissettire bildiğini bilmesidir... Hangi ruh halindeyken kaleme alınmışsa mısralar... Şiiri okuyanı o ruh haline alır ve çeker... İçinde dolaştırır, yazanın kendi gibi, okuyanda kendini satırlarda bulsun ister... Aynı şarkıyı, aynı kokuyu, aynı görüntüyü, aynı dokunuşu, birbir duyumsasın ister... Tüm bunları hissederek okuyan kişi zaten şiirin anlamına varmış demektir... Ve zaten şiiride yazan kişi amacına ulaşmış demektir... Şiirlerime yaptığınız her bir yorum.. Önce yol çizmemi.. Bakmamı... Görmemi... Ve dokunmamı sağlıyor.. Sonrada duyumsayarak alıyorum kalemi elime... Sonunda içimde dokunmadığım yada açmadığım yerlerden çıkıyor sözcükler.. Bir bütün olup akıyor kağıda... Şunu söylemek isterim ki.. Bu yol gösterici ve cesaret verici yorumlarınız sayesinde benim karalama dediğim.. Sizinse şiir olarak tabir ettiğiniz satırlar oluşuyor... Bundan sebep Teşekkür ederim.. Ve bıkmadan usanmadan benim bile şaşırarak hayretle okuduğum anlaşıldığımı idrak ettiğim.. anlam yüklediğiniz her kıta içinde Teşekkür ederim.. Saygılarımla.....
Her sabah günaydın dedim sana Ama içimden ve derinden Cesaret edemedim gözlerine bakmaya ben Korktum hem de çok korktum kaybolurum sandım gözlerinde
Yağmur yağdıkça ıslandım sana Aklımdan hiç çıkmadın ki Her zaman seni anımsıyorum yanımda Hiç çıkmıyorsun ki aklımdan
Fotoğrafına gerek yok ki Baktığım her yerde sen varsın Ben seni görüyorum her yanımda Tutmasanda ellerimi Seni hissediyorum yanımda Güç veriyorsun bana
Denizi seyrettim en son Üsküdar kızkulesi sahilinde Güneş battı, korkana kadar bekledim seni karanlıkta Elimi hiç tutmadın ki Tutmak istiyorum şimdi Haydi ver elini haydi..
Ben kokan, kaç el dokundu yanaklarına... Kaç gözleri parlayan kadın, kahkaha attı karşında... Ve kaç kahkayı ben sandın, kalbin sızladığında..
keşke şu üç harf te kalsa idi bir ömür boyu ,,,şiir buydu işte,,,analaşılamayan mısralarda boğulmak can kurtarıcı bulmak için sözlüklere sarılmak istemiyorum ben,,,,,,,,,,şu modern şiirler beni sıkıyor ve boğuyor,,,,,,,,,,,,,,,,horoz ibiklerinden yapılan sapanlardan gelen taşlar acıtıyor,,,ve hala bişi anlamış değilim,,,,,,,,,,,,bazı şiirlerden,,VE DİYORUM ŞİİR BUYDU DİYE İNATLA,,,,,,,TŞK,,LER,,
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.