6
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
956
Okunma

yarından önceki günler ...
bir bakış bir bakışa körlemesine daldı
yüzüm heyecandan al aldı.
Cezam sürgün
gönlümde müebbet
gözlerim alev alev
tutuştuğu yere selam saçıyor
tütün sarısı bir yalnızlık yüküm
yere koysam kararır
taşısam ağır gelir benliğe
’dur’ diyen sese hasret
tam yarından biraz önce
takıldı ayağım bir kayaya
düştüm yumuşak bir kucağa..
muştu verilmiş kalbe
bir çocuğun heyecanla süpriz kutusunu açar gibi
dolu dizgin bir merak
yarından önceki günler
ince ince bir sızı yüklendi yürek kendince yine
kara bir denizin gel gitleri çarptıkça gurura
bir güvercinin eşini kaybettiği andaki çırpınışları sardı
taklaları herkesi ağlatırdı
eğer bilselerdi
eğer görselerdi
sessiz bir gemi gibi süzüldü ufukta
bir el sallayana muhtaç bulutlar misali
gitti de gittiğini gören olmadı.
yarından bir gün önce
yürek kaynaya kaynaya buharlaştı
kıyamet alametleri sıraya girdi
önce engeller kondu sevgilinin adese üzümü gözlerine
olgunlaşmadan sözleri
bir bir döküldüler yere
yer sarsıldı
anılar tepe taklak gömüldü geçmişe
’kimse yok mu.....’çığlıklarına kulak tıkandı
koca koca apartmanlar dikildi araya
komşu komşuya küstü
sevgili sevgiliye
sürmeler akarken göz kenarlarından
Soma’nın ağıdı yakıldı yüreğe.
bir ayrılık şarkısı daha yazıldı
anonim sözler
meyhane köşelerindeki meczubun dilinde çıktı ortaya
kuşlar artık konmaz oldu pencere pervazıma
ufaladığım ekmekler bayatladı
rüzgarlarla toz toz sürüklendi bilinmeyene
sebillerden su taşıdı ebabil kuşları
çöl yangınlarını vahaya çeviremedi
kötüleri öldüremedi
gözlerim bir kez daha öteledi geleceği
leylekler yuvalarını taşıdılar yüreğimden
bom boş kaldı gerisi.
yarından bir gün önce
öldü tüm papatyalar
’’sevmiyor’’ diye çıktığnda fallar
’sevmezse sevmesin lan’ diye çığlığım gömüldü dudaklarıma
yalnızlık kefenini kendim sardım buz gibi bedenime
kırk kez yıkandım tabuta girmeden önce
dokuz tahtayı dizin üstüme dostlarım
bu sevdanın hiç yarını olmadı.
Ayvazım DENİZ