2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1511
Okunma
Öyle sıkıştığın zamanlar olur ki bazen
Nerdeyse çalışmaz olur bütün uzuvların
Sahilde denizin engin maviliğinden süzülen
Çocuksu mutluluğunu kıskandığında mesela
Mesela geceleyin başını yastığa koyup
Yıldızların parlayan seyrine daldığında
En çok ta yalnız kaldığında sıkışırsın
Kaçmak istersin en uzaklara
Açmak istersin kollarını kurtarın dercesine
Ama kitlenir kalır hareket ettiremezsin
Konuşmak için birini arar gözlerin
Ani bir karanlık yok eder tüm umutları
Hatalarından başkasını göremezsin
Yeter diye çığlık atacakken tam
Allah’ım affet sözcükleri uçar gider Şair kendi yükünü
Özgürlüğüne kavuşan kuşlar gibi kağıda yükleyen en
Çünkü seni sıkıştıran vicdanındır aslında bencil kişidir...
Hem de öyle bir sıkıştırır ki seni
Kendi benliğinde iki büklüm kalırsın
Belki doktorsundur, belki de bir öğretmen
Bir avukat, mühendis, hakim...
Ama doktorum diyemezsin
Çünkü doktor olsan iyileştirebilirdin vicdanını
Öğretmenim de diyemezsin
Hataları fark edemeyen bir öğretmen
Nasıl öğrencilerine öğretebilir ki hatayı
Hele avukatım hiç diyemezsin
Avukat dediğin haklıyı haksızı fark eder
Vicdanının seni sıkıştırması haklılığından değil ya
Elbet haksız olduğundan
Mühendisim demek te zordur aslında
Kırılan kalpleri düzeltemeyenin değil mühendis
Kaldırım mühendisi bile olamayacağını
sen de bilirsin çünkü
Daha içindeki mahkemeyi yönetemeyen birinin
Başkalarının mahkemesine hakim olması da çok zor
O yüzden hakim olmayı da unutacaksın
Geriye iki şık kalacak senin için
Ya bir komser olup kendini sorguya çekecek
Vicdanını rahatlatacaksın
Ya da...
Ya da hamal olup yükleyeceksin hatalarını
Sırtına birer birer
Ve her gün ezilmeye mecbur kalacaksın