4
Yorum
8
Beğeni
4,6
Puan
1581
Okunma

Hayal kırıklarının da dibine vurduk
Artık hissetmiyoruz
Daha çok sarhoşluğumuz gizli içimizde
Yardım edebilse keşke
Yüreğime
Yüreğim kadar bağırabilse ağzım
Gözlerimi mühürledim
Hayatla yaşam arasında kocaman uçurum var artık
Düştüğüm yer duman gibi silik
Dünyanın koşturmacasına karışırken ayaklarımız
Yürümeyi ne zaman ezberledik?
Ayaklarımız yerin tozunu kaldırırken
Gözlerimizi kim üfleyecek?
Tiz bir ses ile ölçülemeyen dağın ardındaki o gizli yankı
Uzaklardaki gizli savaşlar
Yakınlardaki aşikâr karmaşalar
İçine karışamadıklarımız
İçinde gibi görünüp dışında kaldıklarımız
Mesafe yetişemiyor
Çığlıklara
Uzaklığı yok eden yakın mesafeler vardır
Bazen de tek uzaklık mesafe değildir
Görünmez mührü gözlerin
Kuş yuvaları kuş olmayanlara kapalı
Ve bunu bilen gözlere sahibiz
Niye farkında değiliz ki farkların?
Her gece yattığımda o yataktan betona
Dişlerimi sıkıyorum hissetmemek için
Sonra yıldızlar düşüyor üzerime
Her biri paramparça
Uzaklar yakınlaşırken kırılıyor
Sesim uzaklara giderken yarı yolda vazgeçiyor çığlığından
Karmaşa atar damardan fışkıran kan gibi yayılıyor
Her gün kan kaybediyoruz
Kendimizi kaybedemiyoruz
Karmaşanın adı yok
Yıldızlar düşüyor, kaymıyor
Gökyüzü kanıyor, kırmızı
Her gün üzerimize kan yağıyor sağanak yağmur yerine
Bir şeylerin sürekli yeri değişiyor
Dünya dönmeyi bıraktı artık ekseninde
Eski bir şey kalmadı
İçindekiler dönüyor
Yenilendikçe eskiyoruz
Sokaklar artık bilmediğimiz dünyalara açılıyor
Sokağa çıkmaya korkarken ısrarcı ve kararlıyız
Üzerimize gökyüzü kanıyor
Ve bu çığlığı duymaya hiç kimse yardım edemiyor
Kendimiz kadar kimsesiziz
Ve başkaları kadar uzaklarda
Uzaklar kadar sokaklarda
Altı Ağustos İki Bin On Dört 18 00
Nevin Akbulut
5.0
90% (9)
1.0
10% (1)