21
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
1589
Okunma

bak nîgâr’ın duruyor
işte bak duvarda nah tam da karşımda
sanki de hakikatmiş gibi
parlak bir yıldız gibi geldin de içimi bir hoş ettin
birde intizarın varlığı içi yakmasa da biraz ferahlıyalım
nâr-ı sevdânın içinde hep birlikte
durmadan seninle hep yanışta kavrulalım
firakın pörsümüş yüzü kahrolsun düşmesin yüreğime
ezhâr bahçeleri koku üretirken gönüllere
bilirim dil yarasının yaptığı tımarı ve verdiği yemi
tahassür çölünde mecnun gezdirir Kays-ı
zamanını bekleriz de
ve lakin hicranlar kıvranmanın eşiğinde
heba olmuş veya olacak
tüm duygular kaynarken kazanın da
es bâd-ı sabâ es gönül kökten yanıyor
gönlü çalanın şavkı da nerde
neden ki hiç görünüp de gönlü serinletmiyor
yetiş ey aşkı dil-i şahın demi
zîşan bir vaziyette gömüyorlar bu bedeni
söyle de her bir şeyler
ayan beyan hemen çıkıversin karşıma
Güher gibi değerim işlensin şuh gergefinde
ve aşkın pırıltısı vursun o mavimsi gözlerine
bitsin artık bu acı ile intizar
nâr-ı sevdâ içinde gel de dört dönelim yar
bırak artık şu ayrılığın lafını dön artık kendi özüne
ağzını kirletiverme can bilebile
tahassür içinde ne gezeriz ki biz seninle
gamze gibi yanağa yapışmak varken
gel tüm gönülleri cavlak edelim doğallığa yine
kâhkeşan yoluna sapıp da
kurtuluverelim şu karanlık tünellerden
odamızın içinde dönelim gönül gönül’e yine
biz gök yüzüne doğru huşu içinde
ay ışığını temaşa etmek varken içimizden
dergâh kuralım tüm gönüllere Hakk-ı sultan için
haydi Uhrevi aşka doğru yelken açalım da
girelim Lâhuti adaletin boyunduruğuna ferman için…
(06.08.2014) AZAP…
5.0
100% (32)