Her insan yüce Allah’ın yarattığı bir eser Kah başını kah yüzünü, alaya alıyorsun Atatürk de bir fani ve bizim gibi bir beşer Fakat sen neden tenkid edene dalıyorsun
"O olmasaydı Yunanlı olacakmış babamız" Bununla sevdiremezsin Atatürk’ü bu halka Böyle bir iddiana da şudur tek cevabımız Türk halkı hürdür, taptığı için yüce Hakk’a
Adam diyor ki "Atatürk, ilahımdır yegane" O tanrıysa hadi çıkıp gelsin Anıtkabir’den İnsan dediğin nedir ki sadece kun u kane Herkes fanidir anlamı çıkıyor bu tabirden
Nasıl dersin Türk tarihi bir insandan ibaret Anlat Yıldırım Beyazıd, anlat Orhan maziyi Bu sözün yemin ederim, Atatürk’e hakaret Kötü anlattınız halka, bu kahraman gaziyi
Arkadaş dedi "Ben sadece onu konuşacakmışım" Ki ben Soner Çağatay’ım bana cebr asla sökmez Ve "Ondan bahsedilince hemen susacakmışım" Bu adam var ya dünyada hiç kimseye diz çökmez
Bir de mevta bir insana küfredecek kadar da Şerefsiz, alçak değilim, zira hürmetim vardır Ayrıca küfrü hiç sevmez, beni yaratan Hüda Vallahi ona senden çok benim hizmetim vardır
Ecdadıma sövemezsin, buna asla hakkın yok Milletine mi zulmetti, kimi zindana attı Şapka giymediler diye boynu vurulanlar çok Birçoğu da suçsuz yere yıllarca hapis yattı
Kime selam verdi isem pişman oldum arkadaş Köpek gibi birbirini yiyor insanlar, "ISIRRR" Siyaset için kırıyor her gün dadaşı, gardaş Şu hayvanlar bizden daha medeni ve muasır
Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ya yine atatürk dişlamasi sıkitırılmiş cümle içine devir herhalde yozlaşma ve güçlü kişi tarafi tuturuyor ama her ne olursa olsun Hep iyi cagdaş tarafsız kanun ve münessir ve saygı ve dev bir millet birakdı hurmeti ve düşünce olarak hala bu yüz yilin dev adamı millet herşeyi net görüyor ha günümüz soytarı ve hırsız bir taraftarı olmadı karşilik beklemeden milletini sevdi ve yücelti şu an gelişmiş modern millet ve yüksek okur yazar ve çagdaş toplum olmaöız bu zaat Atatürk önderlik etti çikarcı atatürk yandaşlarını ayırt atmek de size ve iyi yetişmiş kişi olarak bilinir
“O olmasaydı” derdi Başöğretmenim, “hepimiz İngiltere’nin kölesi olacaktık!” “O olmasaydı” derdi Başöğretmenim, “İngilizler ezanı kaldıracak, Kur’an eğitimini yasaklayacaktı!” “O olmasaydı” derdi Başöğretmenim, “camiler kiliseye çevrilecekti.” “O olmasaydı zulüm altında inim inim inleyecektik!” “O” Atatürk’tü… 19 Mayıs 1919'da Çürük Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkmış, oradan Amasya’ya, sonra Erzurum’a gitmiş, Misak-ı Milli sınırları Sivas’ta çizilmiş, vatanı kurtarıp Cumhuriyeti ilân etmişti. Onu hepimiz çok sevecektik! Peki, ama sevgimizi nasıl gösterecektik? Kolaydı: Padişahlara veryansın edip tüm tarihi karalayacaktık! Sonra her yere bol miktarda heykellerini dikecektik (özellikle darbe dönemlerinde)… Dağlara, taşlara vecizelerini yazacaktık! Kendisini de ilkelerini de kanunlarla koruyacaktık… “O” bu işten acaba memnun olacak mıydı?.. Bunu kimse bilemezdi elbet, öyle olduğunu var sayıyorduk. Her milli bayramda biraz daha yücelttik. Biraz daha abartılı övgüler düzdük, birbirinden kopya kitaplar yazdık. Ne de olsa fikre, düşünceye karşı boykotumuz vardı, derinleşme konusunda çok tembeldik, araştırma angarya geliyordu… Geriye kala kala üç şey kalıyordu: 1. Atatürk’ü alabildiğine övmek… 2. Kanunla korumak… 3. Bütün bulvarlara, meydanlara heykellerini dikmek, sözlerini yazmak. İşi o kadar abarttık, o raddeye vardırdık ki, mevcutlar yetmedi, 22 metrelik dev bir heykelini Artvin’e dikmeye karar verdik… Yalnız bir sorun vardı: Bu 19 Mayıs’ta açılışı yapılacak olan 22 metrelik heykelin heykeltıraşı ile Artvin Valisi’nin arasına birden bir “kara kedi” girmişti. “Vali, benden heykeli teslim etmemi istedi” diyordu, heykeltıraş Sıtkı Kahvecioğlu, “ben de Atatürk’ü kimseye teslim edemeyeceğimi söyledim. 19 Mayıs’taki törene beni dâvet etmedi… Ben ayrı açılış yapacağım.” (Hürriyet, 12 Mayıs 2012). Vali mi haklı, heykeltıraş mı, bilmiyoruz: “Atatürk’ü kimseye teslim etmem” sözü ile Atatürk’ü teslim almak isteyenlerin varlığını mı vurguluyor, yoksa salt heykelden mi bahsediyor? Bunu dahi bilmiyoruz. Ama içimize bir kurt de düşmüyor değil. İçime kurtlar düştükçe nedense ilkokuldaki Başöğretmeni hatırlıyorum. Rahmetli (herhalde rahmetli olmuştur) desteksiz atardı: “O olmasaydı, hepimiz İngiltere’nin kölesi olacaktık!” “O olmasaydı, İngilizler ezanı kaldıracak, Kur’an eğitimini yasaklayacaktı!” “O olmasaydı, camiler kiliseye çevrilecekti.” “O olmasaydı, zulüm altında inim inim inleyecektik!” Soramazdık: Ey Başöğretmenim, 1950'ye kadar millet zulüm altında inlemedi mi?.. İngiltere isteseydi, işgali İstanbul dışına taşırıp tüm Türkiye’ye yayabilirdi, ama yapmadı, neden?.. Ezan-ı Muhammedî ve din eğitimi 1950'ye kadar yasaklanmadı mı?.. Camilere sıralar konması, oturularak “tapınılması”, musiki aleti çalınması teklifi “Dinde Reform Layihası” adı altında teklif edilmedi mi? Başöğretmenim soru sorulmasından hiç ama hiç hazzetmezdi. Neyse, hem bayramınız, hem de 22 metrelik heykeliniz kutlu ve mutlu olsun!
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.