18
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
1534
Okunma

kirpiğinin gölgesinden baktım yüzüne
bir çocuk bakışta saklıydı cümle gölgelerin oyunu
usul kıvrılışında kirpiğinin yıllarca kaldım
orda oldu akşam
orda sabahladım
dut ağacında bir oğlan çocuğu
çırpıyordu hayatın anlamını
bir kaç metrelik sofraltına sığışarak
kocaman kahkahalar bırakıyordu
günlerinde olmuş olacak bütün acı çiziklere
temiz alnının gölgesinde annesinin
tutuyordu Meryem ellerini
sağıyordu ışıkta dünyaya, dünyayı
daha bir ışıyordu elif yüzü
kederler iniyordu katre katre
duayla yüze sürülen saf ellerden
suretin beyaz inine
çoğaldıkça kadın gölgeler
seriyordu başlarının üstüne erkek perdeyi
nakışlanan hayatın en zarif hatlarıyla
içiliyordu zaman yudum yudum
iniyordu su gibi boyunlardan
tepeden inme her gölgede.
konuşarak atlıyorlardı
kalın, kara gölgelerin üstünden
kalaylıyorlardı zamanı
bir türküyle giriyordu gölgen serin odama
kalıyordu yüz yüze benim gölgemle
gözlerimiz konuşuyordu, susuyordu dört duvar
serçe kuşları yine ürkek
balkona konup uçuyorlardı
sokakta uçurtma uçuruyordu bir çocuk
biber çiçekleri açıyordu
karşı pencerenin tülü oynuyordu hafifçe
aşk giriyordu açık kapısından balkonun
orda bir mindere oturuyordu gölgen
gölgemi alıp avcuna
sahi günlerden perşembe
aylardan ağustos muydu?
gölgelerimiz sevişiyordu
31. 7. 2014 / Nazik Gülünay