6
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
1111
Okunma

Meyve vermiş duygularıma zamansız yağan doludur
Kırılıp dökülmüşlerdir umudun ertesi ağıt
Kurtarma çabam boşuna bu sene artık ölüdür
Ey gönül sen de üzülme sadaka misali dağıt
Yer yer çürüyen ne varsa eskiden ekili olan
Topla at gönül bahçenden bir sen değilsin ki solan
Elvan kokan o gülüşe yarasa yuva yapmasın
Tertemiz kuş yüreğini vahşi atmaca kapmasın.
Derin bir kuyu değil mi Yusuf’un düştüğü delik
Umuda kaftan misali sarılıp vazgeçmemişti
Şimdi geçmişinde kalan yürekte çalan buselik
Sarıl o tatlı nağmeye önceden söz geçmemişti
Güneş vursun dertlerine aydınlatsın gül yüzünü
Eğme namerde başını kaybetme sen özünü
Gözde süzülen kehribar bürünse keder rengine
Zamanı gelince sende düşersin elbet dengine .
Eski aşklar bir efsane özlem duymak fayda etmez
Eldekiyle yetin artık boşa mucize bekleme
Her aşk mutlu başlar başta inan bana mutlu bitmez
Hevesleri aşk zannedip dertlerine dert ekleme
Uzan şöyle yalnızlığın gün görmemiş köşesine
Rahatça akıt yaşını doldur bir aşk şişesine
Yum gözlerini bir süre sessizliğin tadına var
Unutma varacağın son zaten böylesine de dar.
Rüzgârlar arada esip yar kokusu getirirse
Baharda açan zambak de gözyaşını dökmek niye
Kışa yığ güzel günleri yaz ömrünü bitirirse
Zamanı boşa harcama bil ki o sana hediye
Güllerle donat geçmişi koy defterin arasına
Kurusa da güzellikler hatıralar yeter sana
Dil dolansa damağında kelimeler yaksa bile
Arı bile dönüp dönüp konuyor bal kokan güle.
Ayvazım DENİZ