12
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1237
Okunma

Çorak topraklarımda
esen sam yeline göğsümü siper ettim
girme diyorum o tatlı ılık nefesinle
dolma yokluğuma
kırma yalnızlığımı bükülürüm sonra.
Bir zamanlar gülüşlerimi ekmiştim
her tarafından rengarenk fışkıran
bazen bir ortanca olur sarılırdım gönül balkonlarına
bazen de kaktüs gibi elini uzatana batardım
bir damla su vermemek adına
ama bendim her açan çiçeğin soluğunda
gökkuşağı kıskanır girmezdi bu çiçek bahçeme
çünkü ben konuşurdum kendi lehçemde.
Şimdi kırık dallarım uzanmış kaldırım kenarlarına
her tarafımda ayrık otları
sarmalamış aşk kokan dudaklarımı
kurumuş, kuru sarmaşıklarım gibi
uzanmıyor kollarım geleceğe
geçmişe gömülmüş düşlerim
parmak izim bir karakolda fişlenmiş.
Suçum ne diye soruyorum
parmaklarıyla işaret ediyorlar ölüm kokan bahçemi
daha kaç bahar gömülecek söyle diyorlar
susuyorum
sustukça gözlerim kara bulutlara nispet
parçalı bulutlu bakıyor
güneş saklanmış arkasına
görünmeyen yerlerimi yakıyor.
Bilmiyorlar, görmüyorlar
ben her baharda daha çok kokuyorum yar diye
sadece gizliyorum yangınlarımı içimde
bu yangınlar kurak toprağa çeviriyor her yerimi
Ah bir kaldırıp görebilseler derimi.
Ayvazım DENİZ