3
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
2165
Okunma

dışarda yine sen kopuyor
dese-ne?
boyum kadar aşka batmışım ben!
...
bu sabah Galata’nın ayaklarındaydım
taş duvarlarında gezindi ellerim
sağ yanağını okşar gibiydi parmaklarım
hani güneşi içtiğim.
bir kaç basamak çıktım
t ı k a n d ı m
gözlerin takıldı boğazıma
işte aynı bu soğuk duvarlar gibiydi
tam o sırada bir martı adını haykırdı
ne yana bakacağımı şaşırdım
uzun uzun seyrettim, hayalinle defalarca gezindiğim kuleyi
sen bilmezsin ama
kaç gece balkonundan yıldızları seyretmiştik
bu kez dirseklerim ağladı halime
çünkü artık en çok gözyaşlarım acıyor
bütün düşlerim hava boşluğunda
a
s
ı
l
ı
işte
ihmali süsleyip gözyaşımla
geri vitese takıp
yokuş aşağı salmak bir ömrü
olmadı
yanımdaki koltukta annem vardı
hastanenin endamına kilitlendi gözlerim
evvel eski bilirsin şato merakımı
ve hatırlarsın atmak isterken kendimi
beyaz bir martının sesini giyindiğini
sürgülüydü pencereleri ve kahverengi panjurlu
belki bir azizeydim bahçedeki boş havuza bakışlarını daldıran
belki zır deli giyinmek için beyaz bir gömleği arzulayan
ama sen say ki yine o küçük kızdım
Peter Pan*ı g/özleyen
aslında bahçede hayal kuran bir zavallıydım
sensizlikten başı dönen
doktor gördüğün kadarı yeter dedi
bilirmiş gibi en son resmini retinalarıma çerçevelediğimi
anlayacağın bakar körlük
bu sevdanın gözlerime mühürlediği gözlük
koro halinde yabani kuşlar çatıda
bir martı elips şeklinde dönüyor başımın üzerinde
yine yüksek
ve yine sessizce
hayra yormayacağım
bana elli kez tembihleme
anladım; hayatın içinde masal kahramanlarının yaşamadığını
ne ızdırabın
ne ayrılığın
-yalnızca gerçek aşkın kör edebileceğini bir kadını-
de_soulmate