2
Yorum
6
Beğeni
4,5
Puan
1461
Okunma

Nefes alıyor olmak
Her zaman "yaşıyor" anlamına gelmez!
Boşlukta uçuşan kemiklerden bir bütün oluşturmaya çalışmak gibi zor
Bu puzzle tamamlamak
Ve tam anlamak, çözebilmek bu ayrımı
Ayrılıkta bile ayrı kalamadığımızı
Kemiklerimi toplayamıyorum
Aklım başımda
Sen yanımda değilken
Ama o “boşluk”
Hiç boş kalmıyor
Yanımda olsan da dolmayacak zamanları dolduruyor
Yanımda olmayışın o kadar çok fazla ki
Hiçbir yanım affetmiyor
Her gece aynı yıldıza denk düşüyor hayallerim
Aydınlanıyor
Yıldızdan daha azı yetmiyor geceye
Ne sokak lambası ne oda lambası
Hepsi kararlı bir karanlık
Sergiliyor, bir şeyi yenme ihtimalini sürdürerek
Sensiz saatlerin kanattığı zamanlar
Sürekli devir daim
Az önce gülüyordum
Boşluğu kandırır gibi güçlü kemikler
Canım yanınca daha çok hatırlıyorum seni
Kemiklerini
Günde birkaç kere canımı yakıyorum
Kemiklerimde dolaşan hayaller acıyor
Acıdığından habersiz zaman
Küçük kız pozlarıyla gülüyorum her gün
Acıyı hafifleten bir sebep bu
Gerçekten
Sensizlik geçmiyor, asılı kalıyor kemiklerime işleyen saatler
Her saat başı
Gece boyunca, boylu pozlu bir yaşamak bu
Nefes alan bir solukta tükenen
Yaşamak nefes aldığında anlaşılıyor
Ama yaşamanın kanıtı değil bu
Tıpta bu kanıtlasa da
İçime bakınca, kanıtlayamıyorum
İçimde ölü kemikler var
Bir ucu birleşmeyen
El bilekten kopuk, dirsek kendinden bihaber
Boynum, en çok kemikleri sızlayan
Kemik olmayan yerim acıyor en çok
Çokluğu kanıtlanabilir
Tüm kemiklerim gibi
Adımın naifliğinden aldı kemiklerim nezaketi
Kırıldı kırılacak hayallere kapılması bu yüzden
En çok narin ince yapılı, kırılgan zamanları seviyor kemiklerim
Hep gidecek birini seviyor
Hep bitecek hayaller kuruyor
Kemiklerime kadar özlüyorum işte
Ama saklıyorum
En derinde
Kırılınca kemiklerimin susması bu yüzden
Ses geçirmeyen tende bir tek yalnızlığın sesi çıkıyordu
Bu hikâyeyi anlamak zor
Ve kemiklerin içinden çıkıp gidilmiyor hayattaki gibi
On Altı Haziran İki Bin On Dört 13 00
Nevin Akbulut
5.0
88% (7)
1.0
12% (1)